Üstadımız Bediüzzaman, Risale-i Nur Külliyatı’nın bir bütün olduğunu, kitapların birbirine tercih edilemeyeceğini, her birinin kendi makamında riyaseti bulunduğunu ifade etmiştir. 1
Külliyattan Sözler, Mektubat, Lem’alar gibi eserler iman hakikatlerini izah ve ispat ederken; Münâzarât, Sünûhat, Divan-ı Harbî Örfi, Emirdağ Lâhikası da, içtimaî ve siyasî ölçüleri göstererek nasıl hareket edileceğini göstermektedir. Bu hakikatler ve ölçülerin tamamı, Risale-i Nur Mesleğini teşkil eder.
Külliyatı bir bütün olarak kendi telifi gibi kabul ile okuyup, hazmederek hayatına taşıyan ve onun neşrini hayatının gayesi bilen kişilere Nur Talebesi denir. 2
Buna göre Nur Mesleğine sadâkat gösteren bir Nur Talebesi, Külliyat’taki imanî hakikatler ile birlikte, içtimaî ve siyasî mevzuları da okuyup hazmederek, Üstadının maksadı ve tatbikatını münasip bir şekilde hayatına taşıması lâzımdır.
Sadece imanî bahisleri okumak ve onlar üzerine yoğunlaşmak, içtimaî ve siyasî ölçüleri göz ardı etmek, Nur Talebesinin imanını takviye ederek onu salabetli bir Mü’min, bir Müslüman yapar. Ancak böyle bir Nur Talebesinin, yanlış siyasî ve dünyevî cereyanlara kapılıp onların hatasına ve zulümlerine destek vermek gibi manevî tehlikelere maruz kalması kuvvetle muhtemeldir.
Üstadımızın vefatından sonra 1960-80 yılları arası süreçte Nur Talebelerinin çoğu, merhum Zübeyir Gündüzalp Ağabeyimizin, saff-ı evvel ağabeylerle birlikte daire içinde tesis ettiği meşveret sistemi ile birlik ve beraberlikle hareket etmişlerdi.
Onlar, o zamanda imanî hakikatleri içtimaî ve siyasî ölçülerle birlikte okuyup hayata uygulamalarının bir neticesi olarak, Ahrar/ Demokrat güçlere topluca destek verip onları iktidara taşımışlardı.
O doğru destek vesilesiyle hem iman ve Kur’ân hizmeti inkişaf etmiş, hem de ülkemiz demokrasi, hak ve hürriyetler, tarım ve sanayi alanında sıçrama kaydederek kalkınmıştır.
1980 darbecilerinin daire içine kontak sokmalarıyla oyuna gelen Nur Talebelerinin çoğu, sadece imanî hakikatlerine yoğunlaşmaları, içtimaî ve siyasî ölçüleri göz ardı etmeleri veya hatalı yorumlamaları neticesinde Ahrar/ demokrat güçler yerine, demokrat olmayan dindar kimlikli siyasîlere destek vermeye başlamışlardır.
Bu hatalı destek ne yazık ki günümüzde devam etmektedir. Bu destek sebebiyle iman ve Kur’ân hizmeti akamete uğramış, ülkemiz de içeride ve dışarıda sıkıntılara düşmüştür.
Son söz: Türkiye’nin maruz kaldığı bu kötü vaziyetten kurtulup demokrasiye geçmesi ve rahata kavuşması bir yönden Nur Talebelerine bağlıdır. Onların en azından çoğunun, daha önce yaptıkları gibi mesleğin içtimaî ve siyasî ölçülerini hayata taşımaları; dindar kimlikli de olsa müstebit siyasîlere olan desteklerini çekerek şimdi zayıf ve az görülen Ahrar/ Demokratlara destek olmaları hem iman hizmeti, hem de ülke menfaati için zarurîdir.
Dipnotlar:
1- Kastamonu Lâhikası, s. 25.
2- Mektubat, s. 576.
İbrahim ERSOYLU
Benzer konuda makaleler:
- Siyasîlerin Bediüzzaman’a ve Risale-i Nur’a ilgisi
- Bediüzzaman İttihad ve Terakki’yi neden destekledi?
- İçtimaî meseleler de “ulum-u imaniye” içindedir
- Bediüzzaman’ın “Üçüncü Said” dönemi
- Meslek ve meşrep çizgisinde sebat etmek
- Büyük Doğuculuk ve Risale-i Nur mesleği
- Bediüzzaman’ı tanıyanlar ve tanımayanlar
- Nur Talebelerinin siyasetle imtihanı
- Allah, o bayramı bir daha yaşatsın
- Fevzi Paşa’nın siyaseti Erdoğan’la devam ediyor
- Risale-i Nur’da içtimaiyat ve siyaset
- Risale-i Nur’un Mesleği, Hedefi ve Programı nedir?
- Sevgi ve şefkat odaklı bir hayat tarzı: Müsbet hareket
- Bediüzzaman siyaset stratejisini de çizmiştir
- Kapanmış hangâhlara girmek
İlk yorumu siz yazın