Şu fani hayatımızda aile, bizler için vazgeçilmez bir olgudur.
Aile denildiğinde akıllara anne, baba, dede, nine, hala, teyze, amca, dayı ve çocuklardan oluşan bireyler gelir. Müberra dinimiz İslâm, aile kavramına çok ehemmiyet vermiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de anne baba hakkına riayet etmek hususu bir emir olarak telâkki edilmektedir. Müslüman bir aile içindeki ilişkilerin hangi kıstaslara göre olması gerektiği Kur’ân-ı Kerîm’deki âyetlerde açıkça beyan edilmiştir. İlgili âyetlerden birkaçı şöyledir:
‘Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.’’1
‘Rabbin sadece Kendisine ibadet etmenize ve anne-babanıza, Allah’ın sizi görmekte olduğu bilinci içinde mümkün olan en iyi şekilde davranmanıza hükmetti. Eğer onlardan biri veya her ikisi yaşlanmış olarak yanınızda bulunuyorsa sakın varlıklarından veya onlara hizmetten bıkkınlıkla kendilerine ‘Öf!’ diyecek ölçüde bile kötü söz söyleme! Onları azarlama ve daima onlara karşı tatlı dilli ve gönül alıcı ol!’’2
‘Biz insana, anne-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü annesi onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. Önce Bana, sonra da anne-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak Banadır.’3
Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, eseri Risale-i Nur’da anne ve baba hakkının ne kadar önemli ve değerli olduğunu çok açık bir şekilde zikretmiştir. Anne ve babanın çocuklarına karşı gösterdiği şefkate mukabil çocuklarında anne babaya hürmet göstermesi bahsi Mektubat’ın 21. Mektubunda şöyle anlatılır:
“Evet dünyada en yüksek hakikat, peder ve vâlidelerin evlâdlarına karşı şefkatleridir. Ve en âlî hukuk dahi, onların o şefkatlerine mukabil hürmet haklarıdır. Çünkü onlar, hayatlarını kemal-i lezzetle evlâdlarının hayatı için feda edip sarfediyorlar. Öyle ise, insaniyeti sukut etmemiş ve canavara inkılâb etmemiş herbir veled; o muhterem, sadık, fedakâr dostlara hâlisane hürmet ve samimane hizmet ve rızalarını tahsil ve kalblerini hoşnud etmektir.” 4
Anne ve babanın çocukları üzerindeki hakları çok geniştir. Saygı, hürmet, sevgi, hizmet, güzel muamele, tatlı dille konuşma, onların bakımını üstlenme gibi konularda çocuklar bu hususlara riayet etmelidirler. Bu hususlara riayet etmeyen evlâtların, hem dünya saadetleri hem de ahiret saadetleri berbat olur. Bunun neticesinde nice nesiller anne baba hakkını sağlayamadan heba olup gider. Bu sıkıntılı durumu önlemek için Kur’ân-ı Kerîm, Hadis-i Şerifler ve Risale-i Nur’a müracaat etmeliyiz. Rabbim bizlere anne baba hakkına riayet edebilmeyi nasip etsin. Amin!
Adil SÖYLEMEZ ( 10 Eylül 2016, Cumartesi )
Dipnotlar:
1- Kur’ân-ı Kerîm, Nisa Sûresi 36. Âyet-i Kerime.
2- Kur’ân-ı Kerîm, İsra Sûresi 23. Âyet-i Kerime.
3- Kur’ân-ı Kerîm, Lokman Sûresi 14. Âyet-i Kerime.
4- Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat 21. Mektup.
Benzer konuda makaleler:
- Tehlikenin farkında mıyız?
- Nakş-ı Azam
- Devlet, aile ile çocuk arasına girmemelidir
- Bediüzzaman’a göre; dünyada hürmeti en çok hak edenler kimlerdir?
- “Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı…”
- Sosyal hayatın ve aile hayatımızın tanziminde Risale-i Nur faktörü
- Bediüzzaman iâşesini nasıl temin etmiş?
- Anarşi ve terörden kurtulmanın yolları
- Batınının başörtüsü imtihanı
- Mirza Efendi’nin öküzleri!
- Çoğulculuk hakkında
- Bediüzzaman’a göre kafir çocukları
- Bediüzzaman Dede’nin torunları
- Said Nursî’nin eğitim modelinde askeriyenin yeri
- Raziye Özaydın
İlk yorumu siz yazın