“Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.” (Ahzab Sûresi, 56. )
Kadınların insan yerine konulmayıp bir mal gibi alınıp satılabildiği, miras olarak bırakılabildiği, kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü bir kavme peygamber olarak gönderildi Hz. Muhammed (asm).
İlk kız çocuğu dünyaya geldiğinde haberi nasıl vereceğini şaşıran ebe hanıma Peygamberimiz (asm) gülümseyerek “Ben kız babasıyım” dedi.
İslâm dininde kadınların hukukunu tebliğ etti. Mü’mine bir kul, anne, eş, kardeş, evlât olarak kadınların haklarını kendi hayatında uyguladı ve mü’minlere anlattı.
Kız çocuğu doğduğunda rızık endişesinden yüzü asılanlara “Kızların babasının rızkına bereket gönderilir” diyerek müjde verdi.
Dünyada sevdiği üç şeyden biri olarak nitelendirdi kadınları. Onlara bir çiçek, parlak bir billur kristal olarak muamele etti. Hanımları, kızları, hanım sahabelere hep bu atmosfer içinde hakkı, hakikati anlattı. Marifetullah ve muhabbetullah basamaklarında onların kalblerini, ruhlarını terakki ettirdi. Nefislerini terbiye etti.
Belâgat, yani yerine ve muhatabına göre güzel söz söylemeye çok dikkat eden, şairlerini kavimlerinin eşrafından gören ve en güzel buldukları şiirleri Cahiliye Dönemi’nde bile Kâbe duvarlarına asan insanlar Kur’ân’ın belâgatı ve onu tarif eden muallim-i ekber Peygamberimizin (asm) fesih, beliğ ifadeleriyle karşılaşınca bu güzelliğe kadını ve erkeği ile teslim oldular. Onu (asm) öven şiirler yazdılar. Öyle yaygınlaştı ki bu san’at edebiyatta “Na’t-ı şerif”ler özel bir dal oluşturdu. Günümüze kadar gelen bu san’at elbette kıyamete kadar devam edecek. Zira Peygamberimizin (asm) manevî şahsiyeti her dem devam etmekte, onun feyzinden kadını erkeği ile her an istifade etmekte, ona salâvatlarımızla selâm göndermekteyiz. Hitabeti ve şiir kabiliyeti olanlar da naatlarıyla ona teslimiyetlerini geçmişte, şimdi olduğu gibi gelecekte de ifade edecekler.
Geçtiğimiz günlerde tanıştığım bu hanım şairlerden birini sizlere de tanıtmak isterim. Yeri geldiğinde diğerlerini de….
BİR HANIM ŞAİR: LEYLA HANIM
II. Mahmut ve I. Abdülmecid zamanında saray çevresinde yetişmiş hanım şairlerden biridir. Çoğu eseri bestelenmiştir. Edebiyatçılara göre birinci sınıf şair olmasa da; divan sahibi olması onu önemli kılar. Kendisi için devrinde “edibe, zarife, hazır-cevap, anında şiir söyleyebilen, çabuk anlayan, pek zeki, şiirinin güzelliği yüzünün güzelliğinden üstün…” gibi tabirler kullanılmıştır. (Kaynak: Mehmet Arslan; Leyla Hanım Divanı; Kitabevi Yayınları, İst. 2003)
Şiirlerinde Peygamberimize (asm) olan muhabbet ve bağlılığını çok güzel ifade eder:
“Garîbim bulmadım bir yâr u hem-dem yâ Resûlallah
Günâhım çokluğundan sîne pür-hem yâ Resûlallah”
(Yâ Resûlallah! Günahlarımın çokluğundan dolayı -ruhun en belirgin tecelli mahalli olan- sinem gamla doludur. Hem garibim, hem kimsesiz, hem de günahkâr…)
“Kerem-kâra ne rütbe mücrim olsam da ümîdim bu
Gubâr-ı pâyın ola zahma merhem yâ Resûlallah”
(Yâ Resulallah! Sen ki lütuf ve keremlerin en büyüğüne mazharsın. Lütfetsen, yardım etsen hazinenden bir şey eksilir mi? Çok şey istemiyorum, senin ayağını bastığın toprak bile yaralarıma merhem olmaya yeter.)
“Günahdan hâlimi arz etmeğe yok zerre dermânım
Hicâbımdan zebânım dahi ebkem yâ Resûlallah”
(Günahlarım ortada, hâlimi arz etmek için zerre dermânım yok. Hicâbımdan, dilimdeki kelimeler iflâs etti. Diyecek sözüm yok. Bahtına düştüm)
“Ne haddimdir seni âlemde ben medh u senâ etmek
Senin meddâhın oldu Rabb-i Ekrem yâ Resûlallah”
[Seni âlemde övmek benim ne haddime! Seni Allah methetti. (Hiçbir peygambere hitap etmediği şekilde Allah ‘Habîbim’ diyerek seni medh ü senâ etti, âlemleri senin hürmetine yarattı.)]
HÜLÂSA
“Bize Kur’ân yeter. Al ve Ashabın doğru söylediklerini nereden biliyoruz?” gibi ucu gül yüzlü Peygamberimizin (asm) inkârına kadar gidebilen fitne fikirlerin genç nesillerin zihinlerini bulandırabildiği günümüzde Peygamberimizin (asm) nübüvvetine dair eserleri hassaten Risale-i Nur Külliyatı’ndan Mu’cizat-ı Ahmediye, 19. Söz, Âyetül Kübra’da ilgili bölümleri sıkça okuyup, sohbet konusu yapmakta fayda var.
Salât ve selâm O’na (asm), al ve ashabı üzerine olsun.
Benzer konuda makaleler:
- Risale-i Nurlar bir aynadır
- Ahirzamanda genç olmak
- Bediüzzaman’ın gözü ile kadın
- Yılda 500 bin Amerikalı İslam’ı seçiyor
- Büyük günahlar / Kebâir
- Dünya bizi terk etmeden evvel biz ne yapmalıyız?
- Allah rızası ve Bediüzzaman
- Nur talebelerinin vasıfları nelerdir?
- Risâle-i Nur´da ene ve zerre
- Günahlar ve Risâle-i Nur
- Ondan ayrılalı 50 yıl oldu
- Altı desise-i siyasiyye
- Nefis ve hissiyat nedir? Bizi nasıl günaha sevk eder?
- Her kadın çalışmalı mı?
- Peygamberimiz (asm) ve adalet
İlk yorumu siz yazın