Hatıralardan hakikatlara

ahmet feyziRisale-i Nur eserlerinin ve Nur Talebelerinin varlığını ehl-i İslâm hatta bütün insanlığın bilmesi lâzımdır.
Evet bu asırda manevî cihad hareketini tanıtarak dinsizlik ve ehl-i dalâletten gelen hücumları durdurup bütün İslâm âlemine istinad noktası olarak bu asırda Kur’ân’ın en güzel tefsiri olan Risale-i Nur Külliyatı’nı en geniş imkânlarla neşretmek, tanıtmak her Nur Talebesinin vazifesidir. Üstad Hazretleri bu zamanda bu hizmete “Muzaaf farz-ı ayın “ demektedir.  Yeni Asya yazarları ve okurlarıyla bu tebliğ vazifesini yapmaya bütün güçleri ve maddi manevî imkanlarıyla çalışmaktadırlar.

Bediüzzaman Hazretleri insanlık dünyasının bilhassa bu asır insanlığının ıztırabını çektiği mânevî yaralarının ancak Risale-i Nur eserleriyle tedavi edilebileceğini bildirmektedir.

Biz Risale-i Nur Hizmetini Medresetüzzehra ismi verilen  ve bütün dünya üzerindeki Nurlu şubelerinde hizmetlerimize devam ederken, bu hakikatleri en güzel şekilde duyurmak ve neşir hizmetini yerine getirmek için Yeni Asya Gazetemiz  Köprü,  Bizim Aile,  Genç Yorum, Can Kardeş gibi dergi ve yayın organlarıyla faaliyet göstermektedir.

Dalâlet cereyanlarının karşısında Nur Talebelerinden büyük bir şahs-ı manevî meydana getirerek şahısları değil, şahs-ı mâneviyi esas alarak kurulan meşveret heyetleri, Yeni Asya camiasında esas kabul edilerek, hem başarılı hizmetlere muvaffak olmak, hem de bütün cemaatlara örnek ve nokta-i istinad olmaktadırlar. Çünkü İman-ı tahkikiyi yaşayan bir cemaat, bir çok mü’minlere nokta-i istinad olur ki bu durum da sair mü’minler için Hakta sebata sebebiyet verir.

Şimdi hatıralarımıza bakalım:

Üstad Hazretleri’nin Risale-i Nur’un fahri avukatı dediği Ahmet Feyzi Kul Ağabey ile çok hatıralarımız var. Bunlardan birisini mevzu ile alâkası olduğu için buraya almak istiyorum.

Ahmet Feyzi Ağabey’inde bulunduğu küçük bir toplulukta sohbet ederken İzmir Tıp Fakültesi’nde okuyan Kayet El   Kayet isimli Ürdünlü bir talebe, doktorların kullandığı dinleme cihazını yanında getirmiş. Bunun üzerine biz de arkadaşların kalbini dinlemeye başladık. Herkes birbirinin kalbini dinleyerek kalbin tik tak’larından “Allah, Allah” dediğini duyduklarını ifade ettiler.

Sıra Ahmet Feyzi Ağabey’e gelmişti. “Ağabey sizin kalbinizi de dinleyelim” deyince, o cevaben; “benim kalbim Allah Allah demiyor” dedi. Hepimiz şaşırarak” peki Ağabey senin kalbin ne diyor” deyince, hepimize nuranî bir ders mahiyetinde olan şu hikmetli sözü söyledi:

“Benim kalbim daima ‘hizmet, hizmet’ diye atıyor.”

Allah onlardan ebediyen razı olsun.

Hasan ŞEN

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

İlk yorumu siz yazın

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.


*