Ahir Zamandaki Mümin Kişi

Sahih hadis kaynaklarından Müslüm’de geçen bir hadiste ahir zamandaki deccalin küfrüne karşı mücadele edecek olan ve o deccalin mahiyetini teşhis ve tespit ederek mü’minleri irşat eden mühim bir zattan haber verilir. Hadis konusunda alim sahabelerden olan Ebu Said(ra) Hazretlerinden rivayetle söyle denilmektedir:

 “Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Deccâl ortaya çıkınca, mü’minlerden biri onun bulunduğu tarafa doğru gider. Deccâlin silâhlı adamları onun önüne çıkarak:

– Nereye gitmek istiyorsun? diye sorarlar.

– Şu ortaya çıkan adamın yanına, der. Deccâlin adamları:

– Sen bizim Rabbimize inanmıyor musun? diye sorarlar. O da:

– Bizim Rabbimizin gizli bir yanı yok ki onu bırakıp başkasına inanalım, der. Deccâlin bazı adamları:

– Öldürün şunu, derler. Bir kısmı ise:

– İlahınız deccal, haberi olmadan bir kimseyi öldürmeyi yasaklamadı mı! derler ve o mü’mini deccâlin yanına götürürler. O mü’min deccâli görünce diğer mü’minlere:

– Ey mü’minler! Bu adam Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in kendisinden bahsettiği deccâldir, diye seslenir. O zaman deccâl adamlarına:

– Bunu iyice bir dövün, der. Onu dövmek üzere tutarlar. Deccâl tekrar, “Yakalayın şunu, yarın kafasını”, der. Onun sırtını, karnını dayaktan geçirirler. Bu defa deccâl, “Bana iman etmiyor musun?” diye sorar. O mü’min:

– Sen yalancı Mesîh’sin, der.

Deccâlin emri üzerine onu testereyle baştan aşağı ikiye biçerler. Deccâl o zâtın ikiye bölünen cesedinin arasından yürüyüp geçtikten sonra ona:

– Ayağa kalk! der. O da doğrulup kalkar. Deccâl tekrar:

– Bana iman ediyor musun? diye sorar. O da:

– Senin hakkındaki kanaatim iyice pekişti, dedikten sonra halka dönerek, ‘Ey insanlar! O benden sonra artık kimseyi öldürüp diriltemez’, der. Deccâl onu kesmek için yakalar. Fakat Allah Teâlâ o mü’minin boynundan köprücük kemiğine kadar olan kısmı bakır haline dönüştürür; bu sebeple deccâl ona bir şey yapamaz. Bunun üzerine deccâl onun ellerinden ve ayaklarından tutup fırlatır. Halk onu cehenneme attığını zanneder. Halbuki o cennete atılmıştır.”

Resûlullah sözünü şöyle tamamladı:

“İşte bu mü’min, âlemlerin Rabbine göre insanların en büyük şehididir.”(Müslüm, Fiten 113)

 Bu hadis-i şerif çok az bir mana farkı ile Sahih-i Buhari’de de yer almaktadır. Hadis, iman ve küfür mücadelesi açısından ve bu mücadelenin temsilcileri konusunda çok mühim hakikatleri ifade etmektedir. Bu hususları, hadislerin zahiri manasından anlayabildiğimiz kadarıyla, kısaca izah etmeye çalışalım:

Birincisi: Deccalın zuhuru zamanında imanlı zat ile deccal farklı bölge veya mıntıkalarda bulunmaktadırlar. Yani deccal farklı bir mekanda zuhur eder.

İkincisi:Deccal inkar-ı uluhiyet davasına saparak bir ölçüde ilahlığını ilan etmiş, bu konuda kendisine mühim bir taraftar kitlesi de bulmuştur. Bunu hadiste geçen “silahlı adamları” tabirinden anlıyoruz.

Üçüncüsü: O imanlı zat her türlü engele rağmen deccal ile karşılaşır ve onun amaç ve niyetini teşhis ve tespit eder. Bunu da içinde bulunduğu cemiyete ilan eder. Demek ki, deccalın teşhisi iman dolu zatın ilanı ile olacaktır.

Dördüncüsü: İman dolu Mümin deccalı reddeder. Ona itaat etmez. Hatta ona iman adına karşı çıkar. Bunun neticesinde çok sıkıntı çeker. Deccal ve adamları her türlü zulüm ile mukabele ederler. Hadiste geçen, “dövmek ve kafasını yarmak“ tabirleri zulüm ile birlikte çeşitli işkencelere de dikkat çeker.

Beşincisi: Tüm bu sıkıntılara rağmen mümin zat deccal ile mücadelesinde geri çekilmez. Deccalın inkar-ı uluhiyet fikrine karşı iman ve Kur’an hakikatlerini tesis eder. Bu durumda deccal bu zatı testere ile ikiye ayırarak öldürür. Bu zat tekrar dirilir ve yine aynı şekilde deccale karşı çıkmaya devam eder. Bu öldürme ve diriltme hadisesi elbette ki sembolik ve temsili bir ifadededir. Bu nedenle bu tür teşbihli ifadelerin bir çok manası olabilir. Bu noktada deccalın sihirbazlık ve manyetizma güçlerine sahip olduğu, ölüm derecesinde işkence ve zulüm yaptığı, kendisine tabi olanları cennet gibi bir hayat yaşatıp, tabi olmayanlara da cehennem gibi bir azap ve sıkıntı verdiği, ehl-i hakkın arasına nifak saçarak onları bölüp parçaladığı gibi hususlar sembolik anlatımdan çıkarılacak manalar olabilir.

Altıncısı: Her türlü sıkıntı ve işkenceye rağmen mümin genç deccale karşı galip gelir. Zira deccal bir safhadan sonra ona daha tesir edemez. Allah o mümin gencin boyun ve sırtında bakırdan bir zırh yaratır da kılıç tesir etmez. Bıçak onu kesmez. Zehir dolu şırıngalar onun vücuduna zarar vermez.

Yedincisi: kendine tabi olanları sahte cennetine koyan deccal, bu mümin genci de kendine göre cehenneme atar, yani kendine göre medeniyetten sürer, kimsenin ilgilenmediği bir yere gönderir. Halbuki o zat aslında cennete atılmıştır. Zira orada cennete giden yolun en mühim anahtarı olan iman ve Kuran hakikatlerini neşir edip tüm cemiyet için cennetin yollarını açmıştır.

İşte bu hadis-i şerif bir çok devirde zulme karşı mücadele eden mümin insanları övüp teşvik ederken, ahir zamanda iman dolu bir gence de hususi olarak işaret ediyor.

Ne mutlu bu genci tanıyıp onun davasına sahip çıkarak manevi şehitlerin arasına girenlere!..

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

İlk yorumu siz yazın

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.


*