Mesleğimizden şimdi ayrılanlar kime yardım ederler?

“İhlâs Risalesinde geçen, ‘Cadde-i Kübrâ-yı Kur’âniye olan şu mesleğimizden şimdi ayrılanlar, bize düşman olan dinsizlik kuvvetine bilmeyerek yardım etmek ihtimali var.’(1) cümlesini açar mısınız?”

Mesleğimizin Esasları İhlâs Risalesinde

İhlâs Risalesi, Cadde-i Kübrâ-yı Kur’âniye olan mesleğimizin esaslarını ve sınırlarını çiziyor. Bu esasları iyi kavrayıp amel haline getirdiğimiz ölçüde, biz bu mesleğin içindeyiz demektir. Ameldeki kusurumuz ölçüsünde de, bu meslek bizi dışarıda bırakıyor demektir.

Bu mesleğin dışında kalmakla, haliyle zayıf düşeceğiz. Bundan da hiç şüphesiz biz değil, dinsizlik kuvveti kazanacaktır. Üstad Hazretlerinin uyarısı budur.

İhlâs Risalesinde, mesleğimizin esasları olarak dört temel husus nazarımıza veriliyor:

Birinci Esas: Amelinizde Allah’ın rızası olacak!

“Amelinizde rıza-ı İlâhî olmalı. Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok.”2

Bu esastan çıkarabildiğimiz meslekî prensipler:

Bütün dünya senin aleyhinde olsa da, sen Hakk’ın razı oluşunu yeterli göreceksin. Hakkı menfaat için değil, itibar için değil, iktidar için değil, hak için arayacaksın. Hakkı bulduğunda taviz vermeyeceksin! Hak budur diyeceksin! Dik duracaksın! Para, pul, patron, lider, hatır, parti, tarafgirlik hakka olan sadâkatini ve haktaki sebatını ve istikametini bozmayacak!

Halk böyle düşünüyor, çoğunluk buraya gidiyor; öyleyse doğrusu böyledir demeyeceksin. Hakkı savunursam yalnız kalırım, kınanırım, dışlanırım, işimden aşımdan olurum, beni kimse dinlemez, tirajım düşer, saygınlığım kalmaz demeyeceksin!

Hakkı savunmanın bedeli ağır olacaktır; katlanacaksın!

Aksi takdirde kuvvet karşısında hakkı savunmazsan, mesleğin birinci esasından ayrılmış olursun.

Sen ayrılırsan, bundan dinsizlik kuvveti kazanır.

Neticede sen, “dinsizlik kuvvetine bilmeyerek yardım” etmiş olursun.

İkinci Esas: Tenkit etmeyeceksin!

“Bu hizmet-i Kur’âniyede bulunan kardeşlerinizi tenkit etmemek ve onların üstünde fazilet-furuşluk nev’inden gıpta damarını tahrik etmemektir.”3

Zor bir esastır.

Çünkü insanların hataları olur, kusurları olur, aykırı duruşları olur. Doğru bildikleri yanlışları olur, zaafları olur.

Ama sen kardeşini tenkit etmeyeceksin. Üzerinde fazilet-füruşluk yapmayacaksın!

Onunla, kanaatlerini nezih bir üslûpla paylaşabilirsin. Ama seni dinlemediğinde, sen de onu yok saymaya çalışmayacaksın. Sana muhalefet etse de, sen onunla kardeşlik hukukunu çiğnemeyeceksin.

Eğer kardeşlik hukukunu çiğnersen, “mesleğimizden şimdi ayrılanlar” tokadına müstahak olursun; gücün kırılır, kuvvetin gider. Bu durum dinsizliğin işine yarar.

Ve neticede sen böylece, “bize düşman olan dinsizlik kuvvetine bilmeyerek yardım” etmiş olursun.

Üçüncü Esas: Kuvvetini ihlâsta ve Hakta bileceksin!

Bütün kuvvetin ihlâsta ve haktadır.

Güçte, kuvvette, iktidarda, saltanatta, parada, sarayda, çoğunluğun oylarında değildir.

Sırtını dayayacaksan kuvvete değil, hakka daya!

İhlâsı ve hakkı önemsemeyip, hizmet niyetiyle de olsa gücü, kudreti, iktidarı, saltanatı, parayı önemsersen, “mesleğimizden şimdi ayrılanlar” sınıfına girersin.

Çünkü bu nezih meslek seni içinde barındırmaz.

Ve bu ayrılışla,“dinsizlik kuvvetine bilmeyerek yardım” ederek Hazret-i Ali’nin (ks) ve Hazret-i Gavs-ı Âzam’ın (ks) tokadını hak edersin.

Dördüncü Esas: Kardeşlerinde fani olacaksın!

Kardeşinin meziyetini meziyetin sayacaksın, şerefiyle şakirane iftihar edeceksin. Hissiyat-ı nefsaniyeni unutacaksın ve Kur’ân’ın uhuvvet düsturunu “fena fi’l-ihvan” ölçüsünde yaşayacaksın. Kardeşlerinde fani olacaksın. Seni kardeşine bağlayan güç, iktidar olmayacak; ihlâs olacak!

Eğer iktidar olursa, yüksek kardeşlik kulesinden gayet derin bir çukura düşersin. Ortada tutunacak yer bulamazsın!

Sen düşersen yine dinsizlik kuvveti kazanacak!

Düşmenle dinsizlik kuvvetine bilmeyerek yardım etmiş olacaksın.

Düşme ki, dinsizlik kuvveti kazanmasın.

Kardeşlerinle ihlâsla tesanüt içine gir ki, düşmeyesin. Tefani sırrını yaşa ki, dinsizlik kuvvetine karşı güçlü olasın. Aksi takdirde sen kardeşlik mesleğinden ayrılmış olursun.

Sen kaybedersin. Dinsizlik kuvveti ise, senin kaybetmenle güç kazanır.

Dipnotlar:
1- Bediüzzaman, Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, Germany, 1994, s. 167.
2- Bediüzzaman, Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, Germany, 1994, s. 164.
3- Bediüzzaman, Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, Germany, 1994, s. 164.

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

1 Yorum

  1. *
    1.Mesleğimizin esası uhuvvettir. Peder ile evlâd, şeyh ile mürid mabeynindeki vasıta değildir. Belki hakikî kardeşlik vasıtalarıdır. Olsa olsa bir üstadlık ortaya girer.
    Açıklama:yani nurun hadimlerine hakiki kardeş olacaksın.
    2.Mesleğimiz “Haliliye” olduğu için, meşrebimiz “hıllet”tir. Hıllet ise, en yakın dost ve en fedakâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmerd kardeş olmak iktiza eder.
    Açıklama:Nurun varislerine ağabeylere bu ahlakla sahibi çıkacaksın. Davanın bekçileri ve ekranlarına muhalefet etmeyeceksin. RİSALELERİ NEFSİNE GÖRE TE’VIL ETMEYECEKSİN…

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.


*