Bediüzzaman’ın Rus esaretinden dönüş yolculuğu

Bediüzzaman Hazretleri iki buçuk yılı aşkın bir süre Rusya’da esaret hayatı yaşadıktan sonra yurda döner. Bu konuda fazla ayrıntı vermese de, kendi ifadeleri ile nasıl döndüğünden ip uçları verir.
Lem’alar adlı eserinde, bu hususta şunları söyler:

“Tek başıma Rusya’nın şimalinde en korkulu bir vaziyette  esaretten firar ettiğimin zamanıdır. (Osmanlıca Lem’alar, naklen Mufassal  Tarihçe-i Hayat, Aldulkadir Badıllı, s.337)

Mezkûr eserde Üstad’ın firarı ile ilgili bir beyanı daha mevcuttur. Şöyle ki: “İşte bu fakir, o tarih-i Arabîde Rus esaretinde, tek başımla Petroğra’dan bir ay şimal-i şark tarafından firar edip, çok enva-ı mehâlik varken, Rusça bilemediğim halde, bir muhafaza-i gaybiye altında pek çok bilâdı seyr ü seyahat ettim. Tâ Varşova, Avusturya tarikiyle İstanbul’a gelip uzun bir daire-i arzda seyahat ettim. Hazreti Gavs’ın dediği gibi  o esaret-i şarkiye ve seyri biladi kesire içinde izni ilâh-i ile istiğaseme medet görüyordum (8.  Lem’a)

ESARET MÜDDETİ

Bediüzzaman  Hazretlerinin Rus esaretinde kaç yıl kaldığıyla alâkalı bir değerlendirmede şöyledir. “Bediüzzaman’ın esaret müddeti İstanbul’a  geldiği  gün iki senesi dolup üçüncü  senesinin  ilk  yarısı  ortasına girildiği için  bazan esaret süresine “üç sene” der.

Yani üçüncü senesinde demek ister. Yahut da bir iki ayı nazara almadan  yuvarlak  olarak “iki buçuk sene” der. Bu mevzuda Bediüzzaman’ın eski talebelerinden  Hamza Efendi’nin yazdığı Bediüzzaman’ın kısacık  hayat biyografisinde  bu süreye, “iki sene üç ay” der. Bir ayını  eksik kaydeder” (a.g.e., s.336)

YOLCULUK MÜDDETİ

Üstad’ın Rus esaretinden dönüş yolculuğu  müddeti ise  mezkur eserde  şöyle kaydedilir. “15 Mart 1918’de firar hadisesi başlamışsa, İstanbul’a ayak basışı olan 25 Haziran 1918 olduğuna göre, 2 ay 25 günlük bir yolculuk müddetini içine almış oluyor.”(a.g.e., s.337)

YOLCULUK GÜZERGÂHI

Bediüzzaman’ın yolculuk güzergahı ile alâkalı  yine bir değerlendirmesi şöyledir: “O hüzünlü, rikkatli, firkatli, uzun gurbet gecesinde, dergâh-ı İlâhîde zaaf ve aczim o kadar büyük bir şefaatçi ve vesile oldu ki, şimdi de hayretteyim.  Çünkü birkaç gün sonra, gayet hilâf-ı me’mul bir surette, yayan gidilse bir senelik mesafede, tek başımla, Rusça bilmediğim halde firar ettim. Zaaf ve aczime binaen gelen inâyet-i İlâhiye ile harika bir surette kurtuldum. Tâ Varşova ve Avusturya’ya uğrayarak İstanbul’a kadar geldim ki, bu surette kolaylıkla kurtulmak pek harika olmuştu. (Yeni tanzim Lem’alar, 524) Burada Almanya ve Berlin gibi ülke ve şehirlerden bahsetmiyor. Zaten bu olayın bir “inâyet-i İlahiye” olduğunu belirterek teferruata girmiyor.

Bediüzzaman Hazretleri’nin Rus esareti dönüşü  yolculuk hikâyesi ile alakalı bir talebesinin  sorduğu “Rusya’dan nasıl kaçtın, Sibirya’dan nasıl kurtuldun ? sualine mukabil Bediüzzaman,  ‘Allah’ın inayetiyle kurtuldum artık gerisini karıştırma’ demiştir.”(Son  Şahitler 1, s. 60)

Bediüzzaman hazretlerinin Rus esareti yolculuğu akabinde İstanbul’a geldiği  haberini, Tan Gazetesi önemli bir haber olarak vermiştir. ( 8 Temmuz 1918)

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

İlk yorumu siz yazın

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.


*