Herbir zamanın insî bir şeytanı vardır.
Şimdi beşerde insan suretinde şeytanın vekili olan ruh-u gaddar, fitnekârane siyasetiyle cihanın her tarafına kundak sokan el-hannas, altı hutuvatıyla âlem-i İslâmı ifsad için insanlarda ve insan cemaatlerindeki habis menbaları ve tabiatlarındaki muzır madenleri, fiilî propaganda ile işlettiriyor, zayıf damarları buluyor.
Kiminin hırs-ı intikamını, kiminin hırs-ı câhını, kiminin tamahını, kiminin humkunu, kiminin dinsizliğini, hattâ en garibi kiminin de taassubunu işletip siyasetine vasıta ediyor.
BİRİNCİ HATVESİ: Der veya dedirir:
“Siz kendiniz de dersiniz ki: Musîbete müstehak oldunuz. Kader zalim değil, adalet eder. Öyleyse, size karşı muameleme razı olunuz.”
Şu vesveseye karşı demeliyiz: Kader-i İlâhî isyanımız için musîbet verir. Ona rızâdâde olmak, o günahtan tevbe demektir. Sen ey mel’un! Günahımız için değil, İslâmiyetimiz için zulmettin ve ediyorsun. Ona rıza veya ihtiyarla inkıyad etmek—neûzü billâh—İslâmiyetten nedamet ve yüz çevirmek demektir.
Evet aynı şeyi—hem musîbettir—Allah verir, adalet eder. Çünkü günahımıza, şerrimize zecren ondan vazgeçirmek için verir. O şeyi aynı zamanda beşer verir, zulmeder. Çünkü, başka sebebe binaen ceza verir. Nasıl ki düşman-ı İslâm, aynı şeyi bize icra ediyor. Çünkü Müslümanız.
İKİNCİ HATVESİ: Der ve dedirtir:
“Başka kâfirlere dost olduğunuz gibi bana da dost ve taraftar olunuz. Neden çekiniyorsunuz?”
Şu vesveseye karşı deriz:
Muavenet elini kabul etmek ayrıdır. Adâvet elini öpmek de ayrıdır. Bir kâfirin herbir sıfatı kâfir olmak ve küfründen neş’et etmek lâzım olmadığından, İslâmın eski ve mütecaviz bir düşmanını def’ için, bir kâfir muavenet elini uzatsa, kabul etmek İslâmiyete hizmettir.
Senin ise, ey kâfir-i mel’un, senin küfründen neş’et eden teskin kabul etmez husûmet elini öpmek değil, temas etmek de İslâmiyete adâvet etmek demektir.
Eski Said Dönemi Eserleri, Hutuvat-ı Sitte, Yeni Asya Neş., s. 449; Sünûhat, s. 97.
Hutuvat-ı Sitte: 1- Altı adım. 2- İstanbul’u işgal eden İngilizler’in Müslüman halkı Osmanlı idâresinden soğutmak, halkı kışkırtmak, halka ümitsizlik aşılamak için giriştikleri hileli faaliyetleri yok etmek için Bedîüzzaman Said Nursî’nin yazdığı bir risâle.
LÛGATÇE:
el-hannas: Şeytan.
hırs-ı câh: Makam, mevki’ ve rütbe hırsı.
humk: Ahmaklık, bönlük, aptallık.
mütecaviz: Hücum eden, tecavüz eden, haddi aşan.
Benzer konuda makaleler:
- Bediüzzaman’a göre; Âlem-i İslâm üzerindeki fitnekârane siyaset
- Bediüzzaman uyarıyor; Âlem-i İslâmı ifsad için uğraşıyorlar!
- Risale-i Nur: “Beşer zulmeder, kader adalet eder” sırrı
- Bediüzzaman’ın temizliği
- Üstad Bediüzzaman ve İngiliz siyaseti
- Bediüzzaman’ın Afyon hayatından bir hatıra
- ‘Seyyiâtım Senin kazândandır’ ne demektir?
- Siyaseti dine alet etmek
- Yoksa bu zulümler Allah’ın adaletinin yansımaları mı?
- Bediüzzaman’a göre; dünyada hürmeti en çok hak edenler kimlerdir?
- Üstad Bediüzzaman ve adalet
- Bir bahar, bir ağaç kadar kolay yaratılır
- Musîbetler bazı duâların hususî vaktidir
- Risale-i Nurda Allah’a iman esasları
- Mihenk başka, tenkit başkadır
İlk yorumu siz yazın