Dehşetli tehlike: İman zaafı

nefisAsrımızdaki tehlikelerin farkında mıyız? Evlâtlarımız ve biz, Allah (cc) muhafaza eylesin, belkide cehenneme doğru akıyoruz.
‘Okusun büyük adam olsun, makam mevki sahibi olsun, dünya hayatında rahat etsin’ diye yetiştirdiğimiz çocuklarımız iman zaafı içerisinde yetişirse, ilerleyen yaşlarda; milletine zararlı, anne babasına asi bir kişi olmaz mı?

Gerek adliyede adaletten şaşarak, gerek hastahanelerde insanlara merhametsiz davranarak, gerek okullarda evlâtlarımıza dinsiz felsefeyi aşılayarak, gerek ticarette insanları aldatarak zarar vermez mi?

Peki neden ve niçin böyle oluyor? Çaresi nedir?

Elcevap: Okullardaki eğitim tarzının maddeci anlayışa dayalı olması bu neticesiyle doğruyor.

Elhamdülillah, Rabbim, (cc) bizi Müslüman bir ülkede halk etti. Peki buna lâyık olmaya gayret ediyor muyuz?

Bakınız, her asırda küfrün silâhları değişip geliştiği gibi, Allah’ın tevfıkıyle İslâmı yeniden insanlara anlatan vazifeliler de oluyor. Hadis-i Şerif’te, “Muhakkakki Allah bu ümmete, her yüz senenin başında bir müceddidi din gönderecektir” denilmiştir. 1

Müceddidlerin de hizmet metodları değişiktir. Şimdi küfür, eskide olduğu gibi cehaletten değil fen ve felsefeden geliyor. İman rükünlerine saldırıp insanları ifsad ediyor, imanlarını zaafa uğratıyor. Kişi bunu itiraf etmese de kalbe veya akla bu şüpheleri şeytan işletiyor ve bu damardan çok istifade ediyor.

Büyük bir deha olan İbn-i Sina, ahiret hakkında sorulan sorulara, “Bu yolda akıl gitmez nakle inanıyoruz” anlamında cevap vermiştir. O dönem kâfi gelen bu cevap, bu dönemde kâfi gelmiyor. Zira küfür, eskide olduğu gibi cehaletten değil, fenden ve felsefeden geliyor.

Nedir çaresi? Cenâb-ı Hak, bu tehlikelere karşı ferman ediyor: “Kur’ân’ı biz indirdik. Onu koruyacak olan da biziz.” 2

Risale-i Nur Külliyatı’ndaki 10. Söz ve muhtevası buna güzel bir delil. (Amentü billahi vebilyevmil ahir) yani Allah’a ve ahiret gününe iman ettim. Kısaca bu delilden alıntılar yapalım:

“Bir köy muhtarsız olmaz, bir iğne ustasız olmaz, sahipsiz olamaz, bir harf kâtipsiz olamaz biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket hakimsiz olur? Hem bu kadar çok servet ki her saatte bir şimendifer gaipten gelir gibi, kıymettar musanna mallarla dolu gelir. Burada dökülüyor gidiyor nasıl sahipsiz olur? Ve heryerde görünen ilânnameler ve beyannameler ve her mal üstünde görünen turra ve sikkeler (imzalar, mühürler), damgalar ve her köşesinde sallanan bayraklar nasıl maliksiz olabilir.” 3

“Hiç mümkün müdür ki, bir saltanat, bahusus böyle muhteşem bir saltanat hüsn-ü hizmet eden mutilere (emre uyan) mükâfatı ve isyan edenlere mücazatı (cezası) bulunmasın. Burada yok hükmündedir.

Demek başka yerde bir mahkeme-i kübra vardır.”4

Bu izaha ve hakikate kimin ne haddi var ki itiraz etsin?

Dipnotlar:
1- Müsned, Beyhaki, Avnel mabud.
2- Hicr Sûresi, 9.
3- Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, 83-84.
4- Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, 85-86.

Ahmet Sait Erdoğan

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

İlk yorumu siz yazın

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.


*