Bediüzzaman’a göre; Âlem-i İslâm üzerindeki fitnekârane siyaset
Şimdi beşerde insan suretinde şeytanın vekili olan ruh-u gaddar, fitnekârane siyasetiyle cihanın her tarafına kundak sokan el-hannas,
Şimdi beşerde insan suretinde şeytanın vekili olan ruh-u gaddar, fitnekârane siyasetiyle cihanın her tarafına kundak sokan el-hannas,
Çok zâhirî musîbetler var ki, İlâhî birer ihtar, birer ikazdır. Ve bir kısmı keffâretü’z-zünubdur. Ve bir kısmı, gafleti dağıtıp, beşerî olan aczini ve zaafını bildirerek bir nevi huzur vermektir.
Zındık, lûgatta; “inkârcı, dinsiz, ateist” demektir.1 Zındıka komitesi de; dinsizliği, inkârcılığı insanlar arasında yaymayı gaye edinen ve zındıklardan oluşan gizli bir örgüttür.
Gençliğin temel probleminin; ruhunu şekillendiren iç âleminde varlığı anlamlandıran temel bir tanımın bulunmaması olduğunu söyleyebiliriz.
Tarih boyunca, iktidar sahibi olan yöneticiler bazen zulmetmiş; bazen de adaletle yöneterek, halkına hizmet etmiştir.
Bütün mevcudattan sorulan, bütün ukûlü [akılları] hayret içinde meşgul eden üç müşkül ve müthiş suâl-i azîm olan
Yeni Said, birçok yönden eskisinden farklı olduğu halde bir kısım eserlerinde “Eski Said’in kafasına” müracaat etmiştir.
Eski zamandan beri bütün ümmetin dehşetinden Allah’a sığındığı en dehşetli asır, âhirzamanın bir bölümünü teşkil eden ve içinde bulunduğumuz helâket ve felâket asrıdır.
Asrımızın tefsiri ve Kur’ân’ın i’câzı olan Risale-i Nur’un birinci muhatabı insandır. İnsana kitab-ı kebîr olan kâinatı okutarak Rabbini bildirmeyi ve tanıttırmayı esas alan Risale-i Nur,
Asrımızdan itibaren kıyamete kadar olan bütün zamanları nurlandıran ve Kur’ân’ın manevî bir mu’cizesi olan Risâle-i Nur, bilhassa günümüz insanı için paha biçilmez mükemmel bir eserdir ve iksirdir.
Bediüzzaman Hazretleri çocuk yaşlarında başlamış olduğu ilim tahsilini, yine çoçuk yaşları denebilecek bir yaşta, yani on dört yaşlarında Doğubayazıt’ta, Şeyh Mehmet Celali Hazretlerinin medresesinde tamamlamıştır. Burada üç ay gibi kısa bir süre içinde seksen kitabı […]
Bediüzzaman Hazretleri’nin geniş İslâmiyet dairesi içerisindeki Cadde-i Kübra-i Kur’âniye olan kendi uhuvvet mesleğinden tezahür eden “hıllet meşrebi” meselesine devam edelim inşâallah.
Bediüzzaman Hazretleri 1907 yılında İstanbul’a gelir. Bir süre İstanbul’un hâl ve ahvâlini müşahede ettikten sonra doğu illerine dikkat çekmek ve kurulmasını istediği bir üniversite için kamuoyu oluşturmak maksadı ile, Fatih’teki Şekerci Hanında, kaldığı odanın kapısına, […]
Müslümanların Risale-i Nur’da geçen şu cümleyi dikkate alması gerektir: “Muhammed-i Haşimî Aleyhissalâtü Vesselâm’a bak.
Su, buz ve buhar, formülleri aynı ve fiziksel özellikleri farklı maddelerdir.
Copyright © 2008-2021 - SorularlaSaidNursi.com | Powered by EuroNur