XVI. Benedikt´in feryadı
İman-küfür mücadelesine mevzi bakmak, genellikle insanı yanıltır. Her hadisenin cihanşümul olarak değerlendirildiği bir zamanda, “iman küfür mücadelesi de” elbette ki küresel değerlendirilecektir. Böyle bir değerlendirmede bulunabilmek için, dünyanın her yerinden haber alacak, oradaki hadiseleri takip edecek, dünyanın ücra köşelerindeki iman küfür çatışmasını resimleyecek imkânlara sahip olmayı gerektiriyor.
Papanın, dinsizlik ve ahlâksızlığa karşı giriştiği mücadelede, İslâm coğrafyasının tesirli katkılarda bulunamamasını azıcık da olsa bu imkânsızlıklara bağlamak gerekiyor. İslâm âleminin boğuştuğu badireler, başındaki dumanlar, her coğrafyada misyonunun olmaması, küfrün ana merkezlerinden uzak olması ve maddî imkânsızlıklar; Müslümanları küresel dinsizlik ve ahlâksızlık karşısında zayıf bırakıyor. İnsanlığın genel hatlarıyla imansızlık ve ahlâksızlıktan kurtarılması çalışmalarında, kilisenin çabalarını görmemezlikten gelmek; hem aşırı tarafgirlik, hem de haksızlık olur.
Avrupa ve Amerika’daki din karşıtı medyanın, kilisenin serrişte edilebilinecek hiçbir ayrıntısını kaçırmadıklarını biliyorsunuz. Alman asıllı Papa’nın Müslümanlara saygısızlık işmam eden Reginburg konuşmasını, Müslüman Hıristiyan çatışması için kullanan sözkonusu basının, son bir sene içinde Ratzinger’in karşısında sessizliğe gömülmesi, birçok çevrenin dikkatini çekiyor. Freud’un 100. yılını kutlayan, 68 kuşağını kahraman ilân eden ve o neslin fikir kaynaklarını kutsayan basının susması, Benedikt’in konuşmalarının muhtevalarıyla da alâkalıdır. Günümüzün en can alıcı dertlerini, gençliğin problemlerini ve giderek kaosa sürüklenen Batı toplumunun çıkmazlarını dünya gündemine taşımaya çalışan Papa’ya karşı sessizlik, aynı zamanda karşı hücumu azaltma anlamına da geliyor.
Avrupa ve Amerika gençliğini günümüz felâketlerine yuvarlayanların, dünkü inançsız feylesoflar olduğunu açıktan ifade ile Batı dünyasını iman ve ahlâka çağıran Papa’yı istihzaya almak, elbette ki Frankfurt mektebinin günümüz şakirtlerini kurtarmıyor. Bugüne kadar insanlığı tahrip, insanî değerleri yok etme ve kamusal alanı dinsizleştirmede saldırganca hareket edenlerin Papa karşısında susmaları, mevcut durumu muhafazaya yöneliktir.
Benedikt’in feryadını, onun Avustralya Gençlik toplantısındaki mesajında görmek mümkün. Yeni Asya’nın kısmen ele aldığı Dünya Katolik Gençlik günündeki konuşmalar; dinsiz neoliberal ile neoconları kızdıracak cinstendi. Bilhassa sivil-toplumu alet ederek sefalet, ahlâksızlık ve isyanı yaygınlaştırmaya çalışan Açık Toplum Enstitülerinin faaliyetlerinin Romaca yakın takibe alındığını da bu çerçevede müşahede ediyoruz. Ratzinger’in, İslâmî prensiplerle örtüşen konuşmalarının yansımalarını, inşaallah önümüzdeki zamanlarda Batı cemiyeti içinde birlikte müşahede edeceğiz.
Müslümanların giriftar olduğu felâketi hazırlayanların, aynı zamanda Papa XVI. Benedikt’in de karşıtları olduklarını biliyoruz. Papa’nın mesajları Katolik kilisesinin geleneksel mesajlarından epeyce farklı… Sefahete, dinsizliğin ve imansızlığın sebep olduğunu bu kadar açık seçik ifade eden belki de ilk Papa’dır. İmansızlığın, yanlış kullanılan hürriyetle sefahate sebep olduğunu sefahatin ise dünyayı yaşamamız pisliklere kaos ve çılgın tüketime vesile olduğunu, Batı dünyasında bu denli vurgulu ifade eden henüz başka siyasetçi, fikir adamı ve din adamı da görünmüyor. Mutlaka vardır, fakat sahneye çıkarılmıyorlar.
Papa’nın İsevîlik adına bayrak açtığı global dinsiz ve şehitlerin, bütün insanlığın karşıtları olduğunda ittifak edenlerin; imansızlığa, ahlâksızlığa, çevre felâketine, cinselliğin istismarına, hürriyetlerin istismarına ve tüketim canavarlarına karşı seslerini yükseltmeleri gerekiyor. “Küfür tek millettir” hakikatinin binler mânâsından bir mânâsı da; insaniyet ve İslâmiyet düşmanı olan mütecaviz dinsizliğe karşı inananların ittifakıdır.