Türkler arasında çıkacak inşikak nedir?

mektubatkaplamaSakarya’dan telefonla arayan üniversiteli gençlerden bir grup; “Bediüzzaman, Mektubat’ta, ‘Hem Türk unsurunda ebedî kabil-i iltiyam olmamak (iyileşmeyecek) suretinde bir inşikak çıkacak.
O vakit milletin kuvveti, bir şık bir şıkkın kuvvetini kırdığı için, hiçe inecek.’1 diyor. Bu ne demektir?”
“Araştırayım, size öyle cevap vereyim” dedim.
Bir iki yere baktım, benim de tatmin olacağım bir cevap bulamadım.
Sonra, yazar arkadaşımız Prof. Dr. Ahmet Battal’ı aradım, cümleyi aynen okudum. Telefonda anlattıkları özetle şöyle:
“Bu hususla ilgili bir yazım var. Bediüzzaman Said Nursî’nin Milliyetçilik anlayışını işleyen Köprü dergisinde de bir, iki yazı var”
“Benim anladığım şu: Türkler içinde iyileşmesi mümkün olmayan bir inşikak, bölünme olacak. Ve bugün, o bölünmenin eşiğindeyiz.
Bu, toprak, vatan bölünmesi değil, Türk unsuru görüşlerinde bir bölünmedir:
Evet, PKK vs, iç ve dış mihrakların kaşımasıyla 30 yılı aşkındır acımasız bir terör estiriyor. Doğu ve Güneydoğu’da bazı illeri kopararak bağımsızlık istiyor.
Bu mücadele on binlerce insanın ölmesine, yüz binlercesinin sakatlanmasına sebep oldu.
Milyonlarca insan memleketinden ayrıldı, göç etmek zorunda kaldı.
Eğitime, sağlığa, kalkınmaya, imara gidecek olan katrilyonlarca lira teröre gitti.
Yüz milyarlarca katrilyon liralar ile değerlendirilmeyecek manevî erozyon ve huzursuzluklar çıkmış durumda.
Bu terörü ve dehşetli sonuçlarıyla birlikte Türk unsurunun parçalanacağını keşfeden Bediüzzaman, “milliyetçiliğin, etnik kökenin, unsuriyet fikrinin” bir kenara atılmasını (Hutbe-i Şamiye, 26 Mektup ve Hücumat-ı Sitte ‘Mektubat) isimli eserlerinde.
Ayrıca, “ittihad-ı kulüb / gönül birliği, iman birliği ve ittihad-ı İslâm” içinde birlik ve beraberliğin tedbirlerini de sunmuştur.
Münâzarât isimli eserinde de, İslâm âleminin yüz yıldır tartıştığı, hürriyet, meşrûtiyet (demokrasi) meşveret, istibdat, eğitim, Kürt, Ermeni dahil bütün siyasî, sosyal ve ekonomik meseleleri tesbit etmiş, çözüm yollarını da göstermiştir.
Türk unsuru arasındaki tedbire yönelik fikri bölünme ve ülkenin inşikakı, ancak Bediüzzaman’ın ürettiği bu Kur’ân’ı ve Nebevî reçete ve formüllerle tedavi edilebilir.
30 yılı aşkındır, terörist öldürmekle vakit geçiriliyor. Öldürdükçe de “düşmanlık, kin, nefret ve ötekileştirme” daha da yaygınlaşıyor, derinleşiyor. Sivrisinekleri öldürmekle bitiremezsiniz. Bataklığı kurutmanız gerekir.
Yapılacak olan şey; milleti aydınlatma, bilgilendirme ve eğitmek için “irşat” etmelidir. Bediüzzaman’ın bu eserlerinden yüz binlerce basıp dağıtmalıdır.
Bu eserlerin muhtevaları, sohbet, seminer, konferans, panel, açıkoturum, masa çalışmalarıyla ortaya konmalı. Gazete, dergi ve televizyonlarda yazılmalı, anlatılmalı. Hatta, okullarda okutulmalıdır.
Zira, Doğu ve Güneydoğu’da, imanlı hiçbir insan, değil teröre, en ufak bir şiddete dahi meyletmemiştir, meyletmiyor!

Dipnot:
1- Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 425