Terörün yegâne çaresi, İslâmın hakikatleridir

Beşeriyeti dehşetli sadmelere uğratan, tehdit eden, anarşiliğin, ifsat ve tahribin, yegâne çaresi ancak ve ancak İlâhî, semâvî bir dinin ezelî ve ebedî hakikatleridir, hakikat-i İslâmiyettir. Risâle-i Nur, hakikat-i İslâmiye ve Kur’âniyeyi müspet ve müdellel bir şekilde insanlığın nazar-ı tahkikine arz ve ifade etmektedir.

Barla Lâhikası, s. 9
***

Hem ehl-i siyasete hiç münasebetimiz olmadığı halde, kat’î bilsinler ki, bu memlekette, bu asırda, milleti anarşilikten, tereddî ve tedennî-i mutlakadan kurtaracak yegâne çaresi, Risâle-i Nur’un esâsâtıdır.

Kastamonu Lâhikası, s. 99

***

Hem hükümet, bu millet ve vatanın hayat-ı dünyeviyesine ve siyâsiyesine ve uhreviyesine pekçok faydası bulunan bu Kur’ân lemeâtlarına ve Kur’ân dellâlı olan Risâle-i Nur’a, değil ilişmek, belki tamamıyla terviç ve neşrine çalışmaları elzemdir ki, geçen dehşetli günahlara keffâret ve gelecek şiddetli belâlara ve anarşîliğe karşı bir set olabilsin.

Sözler, s. 141

***

..anarşistliğin emniyet-i umumiyeyi bozmaya dehşetli çalışmasına karşı, Risâle-i Nur ve şakirtleri, iman-ı tahkikî kuvvetiyle bu vatanın her tarafında o müthiş ifsadı durduruyor ve kırıyor, emniyeti ve âsâyişi temine çalışıyor.

Lem’alar, s. 260

***

Risâle-i Nur, mânevî tahribata ve anarşilik ve bolşevizm, tabiiyyun ve maddiyyunluğa ve şükûk ve şübehata ve küfr-ü mutlaka karşı bin sedd-i Kur’ânî hizmetini bihakkın ifa etmesiyle, bu vatanı bu tehlikeli dünya fırtınası içinde muhafazaya bir vesile olduğu ve bir sadaka-i makbule hükmüne geçip ikinci Harb-i Umumînin belâsına ve başka memleketlerde vuku bulan belâların bu memlekete girmesine mümânaatla mânevî bir siper teşkil ettiği bedahetle âşikâr olmuştur.

Emirdağ Lâhikası, s. 399

***

Risâle-i Nur, beşeri anarşistlikten kurtarmaya bir derece vesile olduğu gibi, İslâmın iki kahraman kardeşi olan Türk ve Arabı birleştirmeye, bu Kur’ân’ın kanun-u esasîlerini neşretmeye vesile olduğunu düşmanlar da tasdik ediyorlar.

Emirdağ Lâhikası, s. 458

LÜGATÇE:

sadme: Darbe, yıkıcı müdahaleler.

hakikat-i İslâmiye ve Kur’âniye: Kur’ân ve İslâm hakikati.

müdellel: Delilli, ispatlı.

nazar-ı tahkik: Araştırıcı, tahkik edici bakış.

tereddî ve tedennî-i mutlaka: Mutlak bir alçalma ve gerileme.

hayat-ı dünyeviye ve siyâsiye ve uhreviye: Ahiret, siyaset ve dünya hayatı.

lemeât: Lemalar, parıltılar.

dellâl: İlan edici.

terviç: Revaç verme, değerini arttırma.

iman-ı tahkikî: İnandığı şeylerin aslını, esasını bilerek inanma.

bolşevizm: Hürriyet adına bütün insanî değerleri tahribe yönelerek, hiçbir kanun, ölçü, değer tanımaksızın sosyalist hedeflere varmayı benimseyen görüş.

tabiiyyun: Tabiatçılar. Natüralistler.

maddiyyunluk: herşeyi madde ile değerlendiren, sadece maddeye istinad eden, ruhâniyatı ve mâneviyatı inkâr edenlerin mesleği, materyalistlik.

şükûk: Şekler, şüpheler.

şübehat: Şüpheler.

küfr-ü mutlak: Hiçbir imanî hükmü, delili, hakikatı kabul etmeme, kesin ve tam bir inkâr.

kanun-u esasî: Ana prensipler, ana esaslar, ana kanun.