Süfyaniyetin mahiyeti

Bütün ümmetin şerrinden istiaze ettiği, yani Allah’a sığındığı Süfyaniyet cereyanı, bu vatanda yaklaşık yüz yıldır icrâ-yı faaliyette.

Kuvvetle, siyasetle, yahut ideolojik argümanlarla tesir sahasını genişletmeye çalışan ırkçılık ve istismarcılık mânâsındaki “Türkçü, Kürtçü, Halkçı, Dinci…” yapı ve yapılanmalar, bilerek-bilmeyerek Süfyaniyet cereyanına hizmet ediyor; onun barajına şuursuzcasına su taşımaya çalışıyor.

* * *

Evet, Süfyaniyetin mahiyetini bildiren, onu tarif eden belli başlı bazı hususiyetler var. Gerek rivâyetlerle bildirilen ve gerekse 5. Şuâ’daki gibi tevilleri yapılan bu özelliklerin bir kısmını şöylece sıralamak mümkün:

* Süfyan, neseben Yahudi olacak; onun mühim kuvveti de Yahudiler olacak.

* Tâ Horasan’dan başlamak üzere, Türklerin hakimiyeti altında ve fakat Yahudilerin yoğun olarak meskûn bulunduğu bir yerden çıkacak.

* Buna binâen, hem kendini gizlemek, hem Türkçülüğü İslâmın yerine ikame etmek maksadıyla, Türkçülüğü bayrak edinip, ırkçılığı mâbud gibi kullanacak.

* Nifak ile işbaşına gelip, aldatmakla iş görecek.

* Hakimiyeti zamanında, onun sûreti her tarafa yayılacak, taammüm edecek.

* Haremeyn-i Şerifeyn’e (Mekke-Medine’ye) gidemeyecek, giremeyecek.

* Ebter, yani soyu kesik olacak. Evlilikler yaptığı halde, çocuğu olmayacak.

* Aynı zamanda âlim, bilgin, zeki biri olup, siyasî ve askerî noktada dâhî olacak.

* Müsrif olacak; elinde mal durmayacak; eli delik gibi israfata akacak.

* Allah, Peygamber, Kur’ân, Ezan, cami ve namaz ile arası hiç hoş olmayacak. Bu kudsî değerlere “tağiyâne” bir şekilde hücûm ile müdahale edecek, bozmaya çalışacak.

* “Ulemaissû” diye tâbir edilen “kötü âlimler”i kullanacak; onları teshir edip bid’akâr rejiminde âlet olarak istimal edecek. (Kudsî kaynaklarda “Vay o âlimlerin haline!” mealinde azim tehditler var.)

* Ümmetin evlâtlarını birbirine düşürüp kırdırmaya çalışacak. Katliâmlara sebebiyet verip, buna hem zemin, hem de türlü gerekçeler ihzâr edecek. Ki, aralarındaki düşmanlık ve dahilî ihtilâf uzun müddet devam etsin.

* * *

Süfyaniyetin bunlar gibi daha başka özellikleri de var. Aynı şekilde, ölümünden sonra bile ona hizmet eden-edecek olan türlü kisveli avaneleri olacak. Onları tanımak, mahiyetlerini anlamak ve şerlerinden emin olup uzak durmak için, şu noktalara da dikkat gerek: Kim ki nifak-şikak çıkarıyorsa… Kim ki, bid’alara taraf olup çanak tutuyorsa… Kim ki, sâfî kalpli insanları aldatmaya çalışıyorsa… Kim ki, bu milletin-ümmetin evlâtlarını birbirine düşürmeye yel- teniyorsa… Kim ki, Müslümanlar arasında ırkçılığı körüklemeye çabalıyorsa…

Böylelerinin, bilerek-bilmeyerek Süfyaniyete hizmet ettiğini anlayıp onlardan uzak durmaya âzamî derecede gayret göstermeli; ayrıca ve muhakkak sûrette şu duâyı okumalı: Allahümme ecirnâ min fitnet-i âhiriz-zamân. (Allah’ım bizi âhirzaman fitnesinden muhafaza eyle.) Allahümme ecirnâ min fitnet-i Mesihi’d-Deccâl-i ve’s-Süfyân. (Allah’ım bizi Deccâl ve Süfyân fitnesinden muhafaza eyle.)

* * *

Son olarak, sırasıyla Beşinci ve On Üçüncü Şuâ’dan konuyla ilgili birer iktibas:

“Gariptir, hem çok gariptir: (İslâm Deccâli) Yedi yüz sene müddetinde İslâmiyetin ve Kur’ân’ın elinde şeref-şiâr, bârika-âsâ bir elmas kılınç olan Türk milletini ve Türkçülüğü, muvakkaten İslâmiyetin bir kısım şeâirine karşı istimâl etmeye çalışır. Fakat, muvaffak olamaz.”

“Bütün mekteplerde, dairelerde ve halkta, o ölmüş dehşetli adamın muhabbeti telkin ediliyor. Bu hâlin, âlem-i İslâma ve istikbâle pek elîm ve acı bir tesiri olacaktı. Şimdi ihtiyarımızın haricinde, onun mahiyeti ne olduğunu, en başta ve en ziyade alâkadar ve en son ondan vazgeçecek adamların eline kat’î hüccetler gösteren ve isbat eden Risâle-i Nur geçmesi, kemâl-i merak ve dikkatle okunması, öyle bir hâdisedir ki; bizler gibi binler adam hapse girse, hattâ îdam olsa, din-i İslâm cihetiyle yine ucuzdur.”