Risale-i Nur’da galaksimizin merkezi olan Güneş

dünya-risalei nurRisale-i Nur, tabiat, astronomi ve kozmolojiye dair hakikati ihtiva eden çok mühim konuları ele alıp izah eder.

Kur’ân-ı Kerîm’in en kapsamlı tefsir kitaplarından birisi olan Risale-i Nur, gök cisimlerinin yaratılış ve yaratılış gayelerinin neler olduğunu Kur’ân’ın ışığından yararlanarak tafsilatlı bir şekilde anlatır. Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri Risale-i Nur’da, Allah’ın yarattığı bütün mevcudatı hem aklî hem de dinî ilimlerle izah ederek akıl ve kalpteki şüpheleri söküp atmıştır. Bu metod, Risale-i Nur’un prensiplerinden birisidir. Risale-i Nur, şüpheye düşmüş akıl ve kalbi, hem aklî hem de dinî ilimlerle yoğurarak gerçeği gösterir. Üstad Hazretleri, 33. Söz’de güneşin varlığının Allah’ın varlığına delil olduğunu şöyle izah etmiştir: ‘’Şu kâinatın lâmbası olan güneş, Kâinat Sânii’nin vücuduna ve vahdâniyetine güneş gibi parlak ve nuranî bir penceredir.’’

Güneş’in Allah’ın bir memuru konumunda olduğunu ve Allah’ın tasarrufunda hareket ettiğini anlatan Risale-i Nur, bu hakikati şu muhteşem sözlerle zihinlerimize zerk eder:

“Evet, Manzume-i Şemsiye denilen küremizle beraber on iki seyyâre, cirmleri küçüklük büyüklük itibâriyle pek çok muhtelif ve mevkîleri uzaklık-yakınlık noktasında pek çok mütefâvit ve sür’at-i hareketleri çok mütenevvi’ olduğu halde, kemâl-i intizam ve hikmet ile ve kemâl-i mîzan ile ve bir sâniye kadar şaşırmayarak, hareketleri ve deveranları ve güneşle câzibe kanunu tâbir edilen bir kanun-u İlâhî ile bağlanmaları, yani onlar imamlarına iktidâları, büyük bir mikyasta, bir azamet-i kudret-i İlâhiyeyi ve vahdâniyet-i Rabbâniyeyi gösterir. Çünkü, o câmid cirmleri, o şuursuz büyük kütleleri nihayet derecede intizam ve mîzan-ı hikmet içinde muhtelif şekillerde ve muhtelif mesafelerde, muhtelif hareketlerde döndürmek, istihdam etmek, ne derece bir kudreti ve bir hikmeti ispat ettiğini kıyas et. Bu büyük ve ağır işe zerre miktar tesadüf karışsa, öyle bir patlayış verecek ki, kâinatı dağıtacak. Çünkü, bir dakika tesadüf, birisini tevkif etse, mihverinden çıkmasına sebebiyet verir, başkaları ile müsâdeme etmesine yol açar. Küre-i arzdan bin defa büyük cirmlerle müsâdemenin ne derece dehşetli olduğunu kıyas edebilirsin.” (Sözler, 614)

Güneş’in dönme kuvveti ve ışık saçma gücünün mükemmel bir mizanla yaratıldığını ve hiçbir karışıklığın yaşanmamasına sebep olarak da vahdaniyet sırrından kaynaklandığı yine 33. Sözde şu şekilde anlatılır:

“Hem şemse, kendi mihveri üstünde, câzibe denilen mânevî ipleri yumak yaptırmak için, dolap ve çıkrık hükmünde olan güneşi bir Kadîr-i Zülcelâlin emriyle döndürüp, o seyyârâtı o mânevî iplerle bağlayıp tanzim etmek ve güneşi bütün seyyârâtı ile, saniyede beş saatlik bir mesafeyi kestirecek kadar bir sür’atle, bir tahmine göre Herkül Burcu tarafına veya Şemsü’ş-Şümûs cânibine sevk etmek, elbette Ezel ve Ebed Sultanı olan Zât-ı Zülcelâlin kudretiyle ve emriyledir. Güyâ, haşmet-i rubûbiyetini göstermek için, bu emirber neferleri hükmünde olan Manzume-i Şemsiye ordusu ile bir manevra yaptırır.” (Sözler, 614-615)

Adil Söylemez 06 Eylül 2016, Salı