Ramazan ikliminden yansımalar

Hiç şüphesiz tarihte görülmemiş bir Ramazan ayı geçirdik. Kısıtlı mekânlarda, kısıtlı imkânlarla geçen bu ay, gönül hanemizde büyük yansımalar bıraktı. Mazide fark edemediğimiz birçok nimetin kıymetini öğrendik. Hanelerimiz Nurla doldu. Belki kapılarımız çalmadı, ama bu durum, sürur kapılarının açılmasına vesile oldu.
Ramazan günümüzü nur, gecemizi nur eyledi. Kur’ân ayında nüzûl sırrını idrak eyledik. Ve bu muhteşem atmosferde Kur’ân rahlelerden inmedi. O’nun nurlu ikliminde çok müstesna anlar yaşadık. Bu kucaklayıcı sevgi dolu iman atmosferi bizleri derinden etkiledi. Evlerimiz, nurlu mescitlere dönüştü.

Pandemi ile cami kapıları kapansa da, sanal âlemde yepyeni kapılar açıldı. Yeryüzünü Medrese-i Nuriye yapacak dersler oldu. Kıtalar arası bu ilişki ağı, gönülleri aynı potada eriterek uhuvvetin sırrına eriştirdi.  Evet, fizikî izolasyon tedbirlerinin yanında, ruh sağlığımızı muhafaza edecek manevî terapilere de ihtiyaç var.

Gönüller Nurla, ruhlar manevî sürurla demlenirse her gün bize bayram olur. Bunun için Ramazan’dan kalan güzel iklimi, ömrün bütün karelerine yaymalıyız.

Toprak suya, insan havaya muhtaç olduğu gibi, Müslümanlar da birbirini sevmeye, muhabbet ve uhuvvete muhtaçtır. Normalleşme adımları atılırken, bu değerleri de göz önünde bulundurmalıyız. Ruhî ve manevî birlik içinde bütünleşmenin yollarını aramamız gerekiyor. Bu sebeple yıl içerisinde Nur derslerinin daha aktif halde okunmasında büyük zaruret vardır.

Coğrafyaların ortak dili olan iman ve Kur’ân hakikatlerine herkesin, su, hava, gıda kadar ihtiyacı olduğu açıktır. Herşeyden ziyade bu ihtiyaçlar gözetilmeli.

Küresel bazda kendini gösteren bu süreci doğru okuyabilirsek, bundan sonraki hayatımızın daha anlamlı hâle geleceği muhakkak. Zihnini ve manevî envanterini afaka dağıtan insan, bu süreçte dikkati enfüse doğru çevirerek, manevî keşiflere imza attı.

İnsanoğlunu yeni arayışlara götürecek maddî gelişmelerin de olacağını söylemek hayal olmasa gerek. Ramazan’da aldığımız enerjiyi, on bir aya yayarsak hakikî terakkiye ulaşabiliriz.

Ramazan’ın manevî iklimi, herkeste farklı yansımalar bırakmıştır. Bu süreci öze çekilmek için fırsat bilenler, şüphesiz büyük kazanımlar elde ettiler. En güzel kazanım da kendini tanımadır.

Çünkü “Kendini bilen Rabbini bilir” hakikati sırrınca, Allah’ı tanıma yolunda attığımız her adım bize fazlasıyla geri dönecek inşaallah.

O’nu tanıyana her yer saraydır.

Her ne şartta olursak olalım kalplerimizi Allah’a açarsak, marifet nurları bize bayram olacak. İman hakikatleri, gönüllerde hakikî baharı yaşatacak.

Adetimiz ibadet, gafletimiz huzur verecek. Yalnızlığımız Allah’a ulaşma vesilesi olup bizi mesrur edecek.

Bu tanışma serüveni, insanlar arasında barış getirecek.

Yediden yetmişe herkes yeniden tazelenecek ve inşaallah kayıplarımız büyük kazançlara dönüşecek.