İsm-i Kuddüs ve bilinçaltı
Kuddüs ismi; İsm-i Azamın altı nurundan biridir.
İsm-i azamı bilmemek, tanımamak ve onu değerlendirememek insanın en büyük gafletidir. Azam olan altı isim tefekkür noktasında asla tam olarak sırlarına vakıf olabileceğimiz boyutta değildir. Bu isimlerin tamamına vakıf olmamız da gerekmez, ancak isimle duâ etmek, yani Cenab-ı Hakk’ın ismini duâ ve kulluğumuzda bir basamak yapmak başta Resulullahta (asm), Hz. Ali de, İmam-ı Azam da, Bediüzzaman Said Nursî de ve diğer evliyaullahta gördüğümüz bir yöntemdir.
İnsan, ismi okuyabilendir. İlâhî emir gereği isim ile okuma ve görme ve isim ile niyaz vazifesi üzerine emanet edilmiştir. Kâinatın küçük bir numunesi olması hasebiyle kâinatta gördüğü işleyiş namına ne varsa aynısının kendi bedeni ve ruhunda da olabileceğini tefekkür etmelidir. Kuddüs ism-i azamı kâinatta çok önemli bir işleyişe öncülük eder. Kâinatın tanzimi, temizliği, donatımı, istihalesinde Kuddüs isminin etkisini görürüz. Bu kadar önemli bir ismin insanda da etkisi elbette maddî ve manevî boyutta olacaktır.
İnsanda bilinçaltı tıpkı kâinat gibi sürekli bir dolup boşalma sirkülâsyonuna maruzdur. Hâlihazırda yaşıyorsak beyin sürekli bir bilgi girdi çıktısı ile muhataptır ve bu giriş çıkışlar insanın bazen kontrolünde olup bazen kontrolü dışıdır. Bu sebeple görünmeyen âlemlerimizin ne kadar kirlenip kirlenmediğini bilemeyiz.
Bir süre sonra iç âlemlerimizdeki müzahrafatların birikimi can sıkıntıları, manevî hastalıklar, su-i nazar, ruhî yorgunluklar vs. olarak baş gösterir. İşte bu noktada insanın bununla başa çıkma yöntemi önem kazanır. Enfüsî keşiften yoksun bir insan sıkıntının kaynağını bulamaz bulsa bile tedavi ve temizliğin nasıl olduğunu bilemez. En sık çare olarak bu hali üzerinden atma, savuşturma ya da bir çeşit kaçma olan iptal-i his yoluna başvurur. İptal-i his bir temizlik değildir. Bilinçaltının süprüntü ve atıklarını geçici olarak bir yerden başka bir yere taşıyıp, bir süre görmeyeceği bir yere koymaktır. İsm-i Kuddüsle alâkası yoktur. İnsanın kendi kendine başa çıkma mekanizmalarından biridir.
Kâinatın küçük bir numunesi olan insanda da en az maddî temizlik kadar hatta belki de daha fazla manevî temizliğe ağırlık verilmezse bu küçük dünyasının düşünce, duygu, his, nazar, hayal atıkları içinde boğulur. İç âlemlerimizin Kuddüs ismine ihtiyacı vardır.
Bizim nakıs temizlik yöntemlerimiz kirleri halı altına itmekten başka bir işe yaramaz. Geçiştirme ile temizlik yapılmaz.
Kuddüs ismi nasıl ki kâinatta bir devinim, tanzif, temizliği işletiyorsa ve bunu hikmetle yani faydalı zararlı olan ayrımı ile istihale yani zararlı olanı dönüştürme yöntemi ile yapıyorsa bu ismin insandaki tezahürü şüphesiz ki hikmetlerle doludur.
Kendimizde zararlı bulduğumuz hisleri, huyları, davranışları temizlemeye ya da dönüştürmeye İsm-i Kuddüs yardımıyla ihtiyacımız var. Temizleyenlerin en büyüğü Allah’tır. Bu güce yaslanmak ve Kuddüs ismini vesile yaparak değiştirmekte zorlandığımız hatalı davranışlarımızı, düşüncelerimizi değiştirebilir, ruhî yorgunluklarımızdan, can sıkıntılarımızından kurtulmaya vesile yapabiliriz.
Hatta yapılan temizliğin hemen ardından Hay ismi ile küçük bilinçaltı evimizi yeniden hayatlandırmak için Cenab-ı Hakk’a yönelebiliriz.
Bu noktada ism-i azamın sırlarını kendi fehmimizce tefekküre muhtacız. Çünkü Yaratıcının efallerini bilememek, O’nun üzerimizdeki etkisini de tam olarak bilememektir. Bu da abd ve Rab ilişkisinde üzerimize düşeni ihmali netice verir.