Depremlerin dili

Elazığ depremi ve son zamanlarda sıkça hissettiğimiz sallantılar bize, ahiretle dünya arasındaki adeta pamuk ipliğine bağlı hayatımızın bir sarsıntı ile her an kopabileceğini ihtar ediyor.

Gündem, hangi fay hattının nereden kırıldığı, muhtemel depremlerin hangi fay hattı üzerinden meydana gelebileceği ve sorumsuz müteahhitlerle meşgulken; fiilden faili görenler, hakikî sebeplere bakanlar yine azınlıkta.

Hiçbir şey tesadüf olmadığı gibi deprem de tesadüf değildir. O’nun izni olmadan yaprak bile kımıldamadığına göre, fay hattı da başıboş kendi başına hareket edemez. Ancak Allah’ın emri ile hareket edebilir. Öncelikle bunu aklen ve kalben tam manasıyla kabul edip teslim olduğumuz zaman depremden korkmaya gerek yoktur. “Evet, tam münevverü-l kalb bir âbidi, küre-i arz bomba olup patlasa, ihtimaldir ki onu korkutmaz.” 1

Bediüzzaman Hazretleri âyet ve hadislere dayanarak depremlerin hakikî sebeplerini ve bize ne anlatmak istediğini izah ediyor. “Mâdem bir kısım hatâlar, unsurları ve arzı hiddete getirecek derecede bir şümûllü isyandır ve çok mahlûkatın hukukuna bir tahkirli tecavüzdür. Elbette o cinâyetin fevkalâde çirkinliğini göstermek için, koca bir unsura [meselâ yer kabuğuna], küllî vazifesi içinde ‘Onları terbiye et’ diye emir verilmesi ayn-ı hikmettir ve adâlettir ve mazlumlara ayn-ı rahmettir.” 2

Demek ki, fay hatlarını kırdıran, yer kabuğunu titreten, Allah’ın gazabını celbeden çok mühim ve dehşetli sebepler vardır. Bunlar, zulümlerin, günahların, ahlâksızlığın yaygınlaşması, iman hizmetinin sekteye uğraması, farz ibadetlerin ihmali gibi sebeplerdir. Deprem gibi umuma gelen musîbetler de, günahların kefaretine, çocuk ve masumsa ahiretteki derecesinin artmasına, şehitlik mertebesine birer şefkatli vesiledir. Yapılan onca zulüm ve kötülüğe karşılık Cenab-ı Hak yine rahmetiyle kucaklamaktadır.

Bediüzzaman Hazretleri böyle umumî musîbetlerin umumun hatasından ileri geldiğini ifade ederek bunun izalesinin de yine umumun tövbe ve duâsıyla olacağını belirtmiştir. Hem böyle umumî musîbetler, ekser nasın hatasından geldiği cihetle, o insanların ekseri (kısm-ı azamı) tevbe ve nedamet ve istiğfar etmekle def olur.’ 3

Elazığ ve çevresinde yaşanan depremde vefat edenlere Allah’dan rahmet, yaralılara acil şifalar dilerken, bizler de inşallah depremlerin bize ne söylediğini, verdiği dersleri tam manasıyla anlamış oluruz. Tövbe ve istiğfar ile hayatımıza çeki düzen veririz.

Dipnotlar:

1) Sözler, Üçüncü Söz, s. 25.
2) On Dördüncü Sözün Zeyli.
3) Emirdağ Lâhikası-I, s. 33.

Mehtap Yıldırım YÜKSELTEN