Çoğulculuk hakkında

Hürriyetler asrında temel hürriyet “bireyin hürriyeti”dir.
Bireyin kimliği önemli değildir; zira her insan hür olarak yaratılmıştır ve hürriyet insana Allah’ın ihsanıdır, kimsenin kimseye lütfu değildir.

Bireyin hak ve hürriyetini elinden almak haksızlık ve zulümdür.

*

Demokrasi bireyin hak ve hürriyetini korumayı amaç edinen bir siyasî sistemdir. Ne kadar başarılı olmuştur, o ayrı mesele; ama nihaî hedef ve amaç budur.

Demokrasinin bu hedefine “Çoğulcu Demokrasi” denilmektedir.

Demokrasi genellikle çoğunluğun yönetimi olarak anlaşılır ve sanki azınlık çoğunluğun mahkûmu gibi algılanır. İktidar sahipleri de bunu istismar ederek azınlığı ezme hakkına sahip olduklarını savunabilirler. Bu tehlikeye karşı “Çoğulcu Demokrasi” geliştirilmiştir.

Çoğulcu demokrasi çoğunluğun mutlak hâkimiyetini reddeder ve çoğunluğa azınlığın haklarını koruma görevi verir. Bu “Bireyin hakkını” savunan İslâmın “Adalet-i mahza” (Maide Sûresi, 32.) anlayışına daha yakın bir duruştur.

*

Çoğunluğun iktidar sahibi olması, onlara azınlığın ve bireyin haklarını kısıtlama hakkını vermez. İktidar ve güç, hak ve hürriyetleri korumak, adaleti sağlamak ve zulmü önlemek için gereklidir.

Aksi zulümdür, zorbalıktır.

*

Çoğulculuk denince bazıları kasıtlı ve yanlış olarak “dinde çoğulculuk” anlıyor ve karşı duruş sergiliyorlar. Siyasette çoğulculuk “Din ve Vicdan Hürriyetini” bireyin hürriyeti olarak görmek ve “dinde zorlamaya ve zorbalığa” girmemektir ve bu Kur’ân’ın emridir. (Bakara Sûresi, 256.) Yoksa “bütün dinler hakikat ve değer olarak eşittir” anlamında değildir.

Devlet dine baskı yapmaz; her bireyin inanç hak ve hürriyetini korur; ancak din ve inanç sahipleri kendi inançlarını hür bir şekilde ifade eder, hak ile batıl, iman ve küfür mücadelesi inanç ve fikir hürriyeti çerçevesinde devam eder.

Devlet ancak “cana, mala, namusa” “tecavüz” durumunda “hukukî” yönden müdahil olur, asayişi korur ve bireyin hakkını savunur, tecavüze engel olur ve adaleti temin eder.

*

“Daire-i itikat ile daire-i muamelatı”, devletin görevi ile din adamlarının ve ilim adamlarının görevini karıştırmamak gerekir.