Bir başka Zübeyir

talebe-00003Zübeyir en sevdiğim isimlerden birisi… Bu adı her zikrettiğimde acibdir; yıldızları hatırlarım.
Dolayısıyla yıldız mânâsına geldiğine inanırım, saklı kapılarımda.  “Aziz, sıddık, fedakâr, metin, sarsılmaz…” ve birçok sıfat yakıştırırım sonuna. Evet, Zübeyir fedakârdır, Zübeyir metindir, Zübeyir dikkatlidir vesair…

Ziver, bir gün aradığını bulmak ümidi ile çalar kapısını Bediüzaman’ın. Ağlamaklıdır gözleri, dilinden zor dökülür kelimeler zaten.

Adını sorar Bediüzzaman, üç defa “Zübeyir hoş geldin” cevabını vereceğini ve yine üç defa “Ziver efendim” cevabını alacağını bile bile.  Ziver anlamıştır artık, “kâinata değişilmeyecek biri” olmanın adı; Zübeyir’dir.

Hz. Zübeyir…

Çok şey anlatır bu isim, çok hüzün vardır içinde. İlk olmanın, fedakâr ve dâvâsına en ziyade sâdık kalmanın ağır yüküdür. Resulullah’a (asm) sadâkatin ilk kılıcıdır.

Cennetle müjdelenmek nasıl bir huzur, kim bilebilir ki!

Zübeyir, Hz. Zübeyir olmayı düşünmüş müdür bunca fitnenin, günahın arasında acaba? Fenâfil ihvana adım atarken; kardeşte fâni olmayı Hz. Zübeyir’in Hz. Talha’ya olan muhabbetinde müşâhede etmiş midir?

Sahabe mesleğine peyman etmişken; Hz. Ali’ye halifeliği getiren Hz. Zübeyir feragatini görmüş müdür? Hakikate öylesine bağlıyken, yanıldığını anladığında, harb sahasında karşı karşıya geldiği halde bile hatasından vazgeçen bir Hz. Zübeyir’i tanımış mıdır?

Benim bu suallere mukabil tek cevabım “evet, âmenna ve saddakna”dır. Hz. Zübeyir bu yaşadıkları içinde Zübeyir’in hâli ve tavrı daha net anlaşılabiliyor. Biri Asr-ı Saadet’de, biri de Asr-ı Ahir’de, iki ayrı Zübeyir var ve biribirine çok benziyor.

Elbette bütün sahabeler başka kıymetli, elbette bütün talebeler başka değerli lâkin; Zübeyir’in yeri bir başka, saklı kapılarımda. Ben o ismi anarken yıldızım parlar gök yüzünde. Nice sıfatlar düşer zihnime, biribirinden cihanpaha…

Ersin ACAR