Bediüzzaman’ın “Işınlama olacak” müjdesi gerçekleşti

Bediüzzaman Hazretlerinin yıllar öncesinden haber verdiği, “uzak mesafelerden eşyayı aynen veya sureten ihzar etmek mümkündür”, yani eşya ışınlama yolu ile bir yerden başka bir yere taşınabilecektir sözünde ifade ettiği hakikatler adım adım gerçekleşiyor. Bir süredir “foton ışınlaması” zaten yapılıyordu, en son bilgiye göre bir ileri seviyeye geçilerek veriler ışınlandı.

Bu konudaki “shiftdelete.net” adlı bilim ve teknoloji sitesinde yayınlanan haberin ilgili kısmı şöyle:

“Popüler bilimin en çok dikkat çeken konularından birisi de ışınlanma teknolojisi. Henüz canlılar ve nesneler için çok erken olsa da, veri ışınlanması için bazı deneysel çalışmalar yapılmıştı. Bristol Üniversitesi ve Danimarka Teknik Üniversitesi’ndeki bilim adamları, kuantum dolanıklık sayesinde yeni bir kuantum ışınlama teknolojisi geliştirdikleri duyurdu. Bu sayede ilk kez iki çip arasında veri ışınlanmış oldu.

Kuantum ışınlanma teknolojisi ile veri aktırıldı

Bristol Üniversitesi ve Danimarka Teknik Üniversitesi’ndeki bilim adamları, iki çip arasında fiziksel bir bağlantı yokken veri aktarmayı başardı. Aynı bilim adamları, bu atılımın hem kuantum bilgisayarlar hem de kuantum internet için imkanı açtığını söylüyor.

Işınlanma, kuantum dolanıklık adı verilen bir fenomen sayesinde gerçekleşti. Kuantum dolanıklık, iki parçanın uzun mesafelerde iletişime geçebilecek kadar iç içe geçtiği bir yerdir. Bu sayede bir parçacık üzerindeki değişiklik, hemen diğer parçacık üzerinde de gerçekleşir. Kuantum dolanıklık için teorik olarak bir mesafe engeli bulunmamaktadır.”

Bu haber de gösteriyor ki insanlık, maddenin ve eşyanın ışınlanmasına doğru emin adımlarla ilerliyor. Ve bu ışınlama teknolojisi bir gün gelecek gerçek olacak. Çünkü Bediüzzaman Hazretleri daha 1926 yılında Barla’da telif ettiği 20. Söz adlı eserinde müjdeyi vermiş: Eşyayı suret olarak veya aynen nakletmek mümkün olacak diye.

İlgili bölüm şöyle:

“”Semâvî kitapların esrarına vakıf bir âlim, ‘Sen daha gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm’ dedi.” (Neml Sûresi, 27:40. ayeti)  işaret ediyor ki, uzak mesafelerden eşyayı aynen veya sureten ihzar etmek mümkündür. Hem vakidir ki, risaletiyle beraber saltanatla müşerref olan Hazret-i Süleyman aleyhisselâm, hem mâsumiyetine, hem de adaletine medar olmak için pek geniş olan aktâr-ı memleketine bizzat zahmetsiz muttali olmak ve raiyetinin ahvâlini görmek ve dertlerini işitmek, bir mu’cize suretinde Cenâb-ı Hak ihsan etmiştir.

Demek Cenâb-ı Hakka itimat edip Süleyman aleyhisselâmın lisan-ı ismetiyle istediği gibi, o da lisan-ı istidadıyla Cenâb-ı Haktan istese ve kavânîn-i âdetine ve inâyetine tevfik-i hareket etse, ona dünya bir şehir hükmüne geçebilir. Demek taht-ı Belkıs Yemen’de iken, Şam’da aynıyla veyahut suretiyle hazır olmuştur, görülmüştür. Elbette taht etrafındaki adamların suretleriyle beraber sesleri de işitilmiştir.

İşte, uzak mesafede celb-i surete ve savta haşmetli bir surette işaret ediyor ve mânen diyor: Ey ehl-i saltanat! Adalet-i tamme yapmak isterseniz, Süleymanvâri, rû-yi zemini etrafıyla görmeye ve anlamaya çalışınız. Çünkü, bir hâkim-i adaletpîşe, bir padişah-ı raiyetperver, aktâr-ı memleketine her istediği vakit muttali olmak derecesine çıkmakla mes’uliyet-i mâneviyeden kurtulur veya tam adalet yapabilir.”(20. Söz, İkinci Makam)

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

İlk yorumu siz yazın

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.


*