Koronadan önce ve koronadan sonra

Tağutlaşan ehl-i dünyayı, önüne katıp kovalayan küçücük askerin zaferi hakikaten mucizevi görünüyor.
Evet, O’na dayandıktan sonra korona bir mareşalden daha celalli, tüm coğrafyaları teftiş ediyor. Kral- kraliçeler, kudretli bilinen devlet idarecileri ve tüm şöhretler, onu korku ve tedirginlik içinde, sınırlarında esas duruşta bekliyorlar… Tıpkı çağ açıp çağ kapayan büyük hadiselere vesile olmuş kahramanlar gibi…

Kur’an’ın ders ve geleneğinden gelen Müslümanların alışkın oldukları bu manzara karşısında, meslek ve meşrep olarak Karun’u, firavunları, nemrut ve deccalleri takip edenlerin içine düştükleri dehşetin resim ve haberleri, koronanın saltanatını her gün yeniden gözlere gösteriyor. Hem de kendisinden önceki fanilere gösterilmeyen duygular içerisinde… Yakın tarihimizin bizce büyük olayları, savaşları ekonomik krizleri ve tüm magazinleri elbette koronayı kıskanacaklardır. Hele, şu hava zerrelerinin esrarı anlaşılıp çoğu insanlar ellerindeki aynalarla dünyada olup biteni anı anına seyre başlayınca, koronanın şöhreti zamanları da aştığından dolayı gördüğünüz şu başlığı koyduk yazımıza.

Biz öyle zannediyoruz. Korona ile yepyeni bir çağa, bir döneme girdiğimizi iddia ediyoruz. Artık hiçbir şey dünkü gibi olmayacak. Tarihçiler; siyasetten, bilimden, teknolojiden, mimari, sosyo-psikoloji, kültür- edebiyat ve sanattan bahsederlerken, “koronadan önce ve sonra” diyerek zamana büyük bir sınır çizecekler.

Tüm bilgilerin, medeniyet unsurlarının, sosyal hayatların, siyasi kararların, inanç ve telakkilerin tepeden tırnağa yeniden sorgulanacağı bir çağa giriyoruz. Mutaassıp-yobaz inançların korona mucizesi karşısında secdeye gideceği şu zaman dilimine girerken; enaniyetin zirvesinde dolaşanların mahcubiyetlerinden, kendilerini karantinalara hapsetmeye başladığı önemli bir zamandan bahsediyoruz. Belki de koronayı arkadaşları takip edecekler ve bundan böyle medeniyetimizin büyük bir değişime uğrayacağından hemen hemen bütün insanlık ittifak etti. Savaşların, küresel siyaset gücüne sahip cereyanların ve büyük devletlerin başaramadıkları değişimi gözlerimiz açıkça seyrediyoruz. Belli sınıfların insanlık üzerinde denediği hegemonyalar, beşerin beşinci sosyolojik devresi olan malikiyet ve hürriyetin önüne gerilen setlerin kartona dönüşerek tutuşacakları günlerden bahsetmek artık hayal değil.

Bediüzzaman Hazretleri 1910’da kaleme aldığı Münazarat isimli eserinde; insanlığın iaşesi cihetiyle geçimini; ticarete, ziraat, san ’at ve memuriyete bağlıyordu. Memuriyetin şartlarını belirttiği tezinde diğer üç fıtri yolun dışına çıkılmamasını tavsiye ediyor. İşte korona dünyayı ve insanlığı kıyamet öncesinde bir kez daha fıtri ayarlarına davet ediyor. Medeniyetimizin başına bela olmuş gayr-ı meşru yollarla kazanılan sermayenin hürriyetleri, demokrasileri, temel ahlaki prensipleri tahrip eden sermayedarların hangi kapılardan para kazandıklarını az çok tahmin edebiliyoruz. Tabiri caizse; insanlığın zaaflarından, merak ve korkularından dünyamızın sermayesine konanların yollarını da kapatacak koronanın, temsil ettiği fıtratın bayrağını birçok sahada dünyamızın tepelerine dikeceğinden artık şüphemiz kalmadı.

İnsanlığın zaafları deyince; korkuları, merakları, arzuları ve çocukça istekleri de bu konuya girer. Mesela fıtratın dışına kaçmış turizm… Sonra sefahate bağlı olan hizmet ve eğlence sektörleri. Pazarlama ve reklam ile insanlığın en masum cephesine darbe indiren tüketici şirketler ve bilhassa insanlığı tüketim sektörüne köle yapan mihraklar.

Korona insan nefsinin zaaflarına ve mahiyetine öyle darbeler indiriyor ki; hedeflediği fıtri çekirdek ve zeminine kadar gideceğe benziyor ve insan yeni bir tanımla karşılaşıyor: zayıf, aciz, fakir, yetersiz derecede eksik, oldukça kusurlu ve ihtiyacı sonsuz bir varlık olarak karşımıza çıkıyor. Hiç kimsenin itiraz edemeyeceği yeni bir tanım… Bu tanımında; ırk, sınıf, din, vatan, milliyet ve cinsiyet ayırımı da yapmıyor.

Padişahlar padişahına, ezel- ebed sultanına arkasını dayamış koronanın, yedi milyar insanı böyle teslim alıp evlere hapsedeceğini önceden hayal edilemediğini söyleyeceksiniz, doğrudur. Allah’a kul olmak ile hür olmayı yan yana getiremeyen serkeşlerin tıpış tıpış askeri nizama girişlerini medyadan seyrederken, Allah’ ın azametini haşir meydanına varmadan buradan seyreden mü’minlere ne mutlu…

Elhasıl; velev ki bu korona olayı bazı yorumcuların iddia ettikleri gibi insaniyet düşmanlarının hazırladıkları bir oyun olsun. Hakikatte netice değişmiyor. Bu hadise insanlığın başına getireceği kıyametin bir biyolojik savaşı da olsa, insanın mahiyeti koronayla tamamen ortaya çıkmış oldu. Dünkü medeniyetin yanlışlarını kötülüklerini ve zulümlerini, korona haritalar halinde göstermiyor mu? Fertten topluma, çekirdekten ağaca ve aileden büyük devletlere kadar meydana gelecek olan değişimlerin kapıları, hiçbir gücün (Allah’dan başka) karşı gelemeyeceği şekilde açılmaya başladı.