Üstad Bediüzzaman Ve Ramazan-ı Şerif

tefekkür-risale9Geçen yılki Ramazan ayında yayınlanan bu makalemizi, tazeliğini muhafaza etmesi ve istifadelere sebep olması hasebiyle tekrar paylaşmamızda inşâallah sakınca olmayacaktır. Az da olsa bu mübarek ayın feyzine katkı yapmak ve duâlara dâhil olmak bizim için bahtiyarlıktır.

Evet, Ramazan’ın kelime mânâsı yakmak, güneşin sıcaklığı, şiddetle yakmak, oruç tutan mü’minin günahlarını yakması, mahvetmesidir.1

Sıcakların arttığı ve mü’minlerin imtihanının zorlaştığı bu yılki Ramazan ayı, inşâallah günahları yakar, temizler ve ‘uhrevî bir adam’ olma hüviyetini bizlere kazandırır. Çünkü “ateş bazen sudan ziyade temizlik yapar.”2

Ramazan-ı Şerifin kıymeti ve ehemmiyeti üzerinde çok duran ve mahiyetini onun hakkında yazdığı risâlesiyle en güzel şekilde asrın idrakine sunan Üstad Bediüzzaman Hazretleri bir mektubunda, “Bu seneki Ramazan-ı Şerif hem Âlem-i İslâm için, hem Risale-i Nur Şakirtleri için gayet ehemmiyetli ve çok kıymetlidir.”3 diyerek, Risale-i Nur yoluyla Ramazan-ı Şerif’i yaşamak ve ”seksen senelik bir ömür semeratını kazandıran”4 ve “umum Ramazanda saklı olan Leyle-i Kadri”5 yakalamanın sırrına ve önemine dikkat çekerek, “Risale-i Nur, her birisinin kazandığı miktar, her bir kardeşlerine aynı miktar defter-i a’maline geçmesi o düsturun ve rahmet-i İlâhiyenin muktezası olmak haysiyetiyle, Risale-i Nur dairesine sıdk ve ihlâs ile girenlerin kazançları pek azim ve küllîdir. Her biri binler hisse alır. Demek, Risale-i Nur’un sadık şakirtlerinden birisi, Leyle-i Kadr’in hakikatini ve Ramazanın yüksek mertebesini kazansa, umum hakiki sadık şakirtler sahip ve hissedar olmak, vüs’at-i rahmet-i İlâhiyeden çok kuvvetli ümitvarız.”6 demiştir.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, ”Bu mübarek Ramazan’da iştirak-i a’mal düsturu esasıyla, her bir has kardeşimizin kırk bin dili bulunan bir melaike hükmünde, kırk bin diller ile yani kardeşlerin adedince manevi dilleri ile ettikleri ve edecekleri dualar, rahmet-i İlâhiye nezdinde makbul olmasını o lisanlar adedince, Cenab-ı Erhamürrahiminden niyaz ediyoruz. Bu mahiyetteki Ramazanınızı tebrik ediyoruz.”7 ifadeleriyle de bu mübarek ve şerif ayda da en geçerli amellerin Risale-i Nur’un düsturları olan ihlâs, uhuvvet, tesanüt ve iştirak-i a’mal-i uhreviye olduğunu, bu mahiyetteki Ramazan’ın tebrike liyakat kazanacağını belirtmiştir. Çünkü bu mahiyetteki bir “Ramazan-ı Şerif, bu fani dünyada fani ömür içinde ve kısa bir hayatta bâkî bir ömür ve uzun bir hayat-ı bakiyeyi tazammun eder, kazandırır.”8

Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin, Ramazan-ı Şerifin yüksek faziletini kazanmak ve her bir gününün Leyle-i Kadir hükmüne geçmesi hususundaki bir tavsiyesi de şudur: “Risale-i Nur’un buradaki has talebeleri, Ramazan-ı Şerifte, her biri her günde bir cüz’ünü sizin ile beraber okumakla, Ramazan’ın her gününde bir hatme-i Kur’aniye olarak mânevî ve çok geniş bir mecliste, Isparta ve Kastamonu’yu ihata edecek bir dairede halka tutan Risale-i Nur Talebelerinin ve o dairenin merkezinde sizler bulunmak cihetiyle, Risale-i Nur Şakirtlerinin etrafınızda olarak, Nakşide hatme-i hacegân tarzında, fakat çok büyük bir mikyasta, Risale-i Nur’un bütün şakirtleri mânen hazır ve o dairede bulunuyor niyetiyle tasavvur ile okumak, o kudsi hatmeyi yapmak, Cenab-ı Hakkın rahmetinden tevfik niyaz ederiz.”9

Elhamdülillah, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin bu nurlu tavsiyesi en kısa zamanda bütün yeryüzündeki Nur talebeleri tarafından genişletilerek ve geliştirilerek yerine getirilmektedir. “Evet, vilayet, kaza, nahiye ve köylerde Risale-i Nur’un yeni ve eski has talebelerinden her biri, Ramazan’ın her gününde Kur’ân-ı Kerim’in birer cüz’ünü okuyorlar. Böylece o memleketlerde Üstadları Bediüzzaman Hazretlerinin bu çok sevaplı ve nurlu tavsiyesine ittiba ederek, Ramazanın her gününde bir hatme-i Kur’aniye yapmak nimet-i uzmasına nail oluyorlar.”10

Üstadın bir başka tavsiyesi ise, “Kardeşlerimizle halisane ve tesellikârane ve samimane ve mütesanidane hakiki bir ülfet ve muhabbet ve sohbetle Ramazan-ı Şerifte hayrı birden bine çıkan evradlarımızla meşgul olup ilmî derslerimizle bu cüz’i, geçici sıkıntılara ehemmiyet vermemeye çalışmak büyük bir bahtiyarlıktır.”11 hem, “Ramazanda kalp ile beraber nefsi dahi hakikatlerle meşgul etmek”12 gerekmektedir. “Onun için, nurcular o nur-u azamdan istifadeye çalışmak gerektir.”13

Bir başka husus ise; bilhassa İslâm âleminde meydana gelen büyük musibetlerin, depremlerin ve korkuların en büyük sebeplerinden biri de çok hayırları kazandıran ve kudsî olan Ramazan-ı Şerif ayına, yani mübarek ve şerefli Ramazan’a yapılan hürmetsizlik ve saygısızlıklar olduğunu söyleyen Üstad Bediüzzaman Hazretleri, “Ramazan’ın hürmetini tutmayan”14 “Hem Ramazan-ı Şerifin teravih vaktinde, kemal-i neş’e ve sürur ile sarhoşçasına, gayet heveskârane şarkıları ve bazen kızların sesleriyle, radyo ağzıyla bu mübarek merkez-i İslâmiyet’in her köşesinde cazibedarane işittirilmesi, bu korku azabını netice verdi.”15 sözleriyle bu kudsî aya hürmet edilmesi, aksi halde belâ ve musibetlerin kaçınılmaz olacağını da belirtmiştir.

Bir başka husus da; “Şeair-i İslâmiyenin içinde en parlak ve muhteşem olan Ramazan-ı Şerif gibi, Asr-ı Saadet’ten şimdiye kadar bütün eâzım-ı İslâm’ın bağlandığı o nurânî zincirleri koparmaya, tahrip ve tahrif etmeye çalışanlar ve yardım edenler, düşünsünler ki, ne kadar dehşetli bir hataya düşüyorlar. Ve zerre miktar şuurları varsa titresinler!..”16 diyerek yüce dinimize sinsice yapılan saldırılara ve bid’alara dikkat çeken Üstad Bediüzzaman Hazretleri, netice olarak da; “Cehennem lüzumsuz değil; çok işler var ki, bütün kuvvetiyle ‘Yaşasın Cehennem’ der. Cennet dahi ucuz değildir; mühim fiyat ister.”17 der.

“Aziz, sıddık kardeşlerim, sizin mübarek Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ediyoruz. Cenab-ı Erhamürrahimin bu Ramazan-ı mübarekenin hürmetine, rahmetenlil-âlemin olan Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselamın ümmetine rahmetiyle imdat eylesin! Âmin. Asar-ı Gadab-ı İlâhî olan âfât ve dalâletlerden muhafaza eylesin! Âmin. Ve Risale-i Nur Şakirtlerini neşr-i envar-ı Kur’âniyede muvaffak eylesin! Âmin.”18 diyen Üstad Bediüzzaman Hazretlerinden Cenab-ı Hak ebediyen razı olsun! Ve duâlarını kabul etsin ve insanların akıl ve kalplerini Risale-i Nur’a musahhar kılsın! Âmin.

Dipnotlar:
1-Yeni Lügat, s. 573,
2-Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 143,
3-Kastamonu Lahikası, s. 65,
4-Ramazan Risalesi, s. 18,
5-Sözler, s. 548,
6- Kastamonu Lahikası
7- Age. s. 65,
8- Ramazan Risalesi, s. 18,
9- Age., s. 24,
10- Age, s. 24,
11-Şualar, s. 793,
12-Sözler, s. 1130,
13-Emirdağ Lahikası, s. 213,
14-Sözler, s. 285,
15-Age, s. 279,
16-Mektubat, s. 396,
17-Age, s. 397,
18- Kastamonu Lahikası, s. 116