İslam literatüründe nefs, insan hayatının ekseninin belirlenmesi, beşeri ihtiyaçların yerine getirilmesi, kızma, öfkelenme, sevinme gibi hislerin kontrol edilmesi, şehevi arzuların tatmin edilmesi için Allah tarafından derc edilen hisleri ifade eder. Nefsin bu mahiyeti inanan bir […]
Bu dünyada imtihan vesilelerinden biri olan nefis, aslında insanın kemalat bulması ve ehl-i cennet olması için yaratılmış mühim bir unsurdur. Nefis, bir şeyin zatı, kendisi manasına geldiği gibi, insan mahiyetinde maddî, cismanî ve hayvanî ciheti […]
Vücutta enaniyet-i nefsiye ve küfür dahi vardır; ancak küfür, hakâik-ı imaniyeyi inkâr ve nefy olduğundan ademdir.
Aziz, sıddık kardeşlerim, Birden ruhuma gelmiş bir endişeyi beyan ediyorum.
Biz mü’minlerin en büyük baş belasıdır günahlar. Bir türlü yakımızı bırakmazlar. Peki, îman sahibi olmamıza rağmen nasıl oluyor da günah işliyor ve harama giriyoruz? Bu suallerin yanıtı nefsimizi ve hissiyâtımızı tanımakta gizli. Nefsin lügat mânâsı: […]
Nefis; topraktan yaratılan insanın, bedensel zevklerinin kaynağıdır.
Bizim gibi, evlâtlarını geleceğin yangınından muhafazaya azamî itina gösterenlerin imtihanları diğer ebeveynlere nazaran daha farklı oluyor.
“Evet, temsilde hata yok, nasıl ki büyük bir velî, küçük bir Ashâb kadar hizmet-i İslâmiyede Ehl-i Sünnetçe mevki almadığı gibi, aynen öyle de, ‘Bu zamanda hizmet-i imaniyede hazz-ı nefsini bırakıp ve mahviyet ile tesanüd ve […]
Kur’ân’ın mânevî mu’cizesi olan ve “yüze yakın din tılsımlarını ve hakaik-ı Kur’âniyenin muammalarını hâl ve keşfeden Risâle-i Nur” 1 “İslâmiyetin erkân-ı hamsesinin birincilerinden ve
Cenab-ı Hak, “Kâinatın hikmet-i hilkati ve büyük neticesi ve kıymetli meyvesi ve arzın halifesi olan insan”1 için asıl hayat olan ahiret yurdundaki ebedi hayatı ve saadeti temin etmesi maksadıyla bir imtihandan yeri olan bu fani […]
Risâle-i Nur’un meslek düsturlarının mühimlerinden biri takvadır. Üstad Bediüzzaman Hazretleri Nur Mesleğinde, azamî ihlâs, azamî sadakat ve azamî fedakârlık yanında, takvanın da azamî seviyede olması gerektiğini belirtmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’de “Hevâ ve heveslerini kendisine mâbud edinen kimse.” 1 buyrulur. Kur’ân’ın nazarında hevâ, dalâlete ve sapkınlığa en yakın bir hâldir. Kur’ân’da Cenâb-ı Hak; Resûlullah’a (asm) şöyle emreder:
Copyright © 2008-2021 - SorularlaSaidNursi.com | Powered by EuroNur