Risale-i Nur hakkında

Niçin ibadet ederiz?

Her şeyden önce, biz insanların yaratılış gayesi olduğu için ibâdet ederiz. Çünkü Allah, biz insanları kendisini tanıyıp îman etmemiz ve ibâdette bulunmamız için yaratmıştır. Bu husus Kur’ân-ı Hakîm’de “Ben insanları ve cinleri ancak bana ibâdet […]

Risale-i Nur hakkında

Belki kelimesinin mânâsı

Sual: Üstad Hazretleri 23. Lem’a’nın hatimesinde: ‘Cenâb-ı Hak senin ibadetine, belki hiçbir şeye muhtaç değil. Fakat sen ibadete muhtaçsın; manen hastasın” diyor. Burada belki kelimesi ne anlamda kullanmış? Cenâb-ı Allah’ın hiçbir şeye muhtaç olmadığı kesin […]

Ayet ve Hadisler

Mescid-i Dırar

Mescid-i Dırar hadisesi “dini ve dinî değerleri” kullanarak Müslümanlar arasında fitne çıkarmanın tipik bir örneğidir. Kur’ân-ı Kerîm’in Tevbe Sûresinde 10 âyetle üzerinde durduğu (Tevbe Sûresi, 107-117) bu olay kıyamete kadar her zaman ortaya çıkacak olan […]

Risale-i Nur hakkında

Risale-i Nur Gözüyle Dünya

Cenab-ı Hak, “Kâinatın hikmet-i hilkati ve büyük neticesi ve kıymetli meyvesi ve arzın halifesi olan insan”1 için asıl hayat olan ahiret yurdundaki ebedi hayatı ve saadeti temin etmesi maksadıyla bir imtihandan yeri olan bu fani […]

Said Nursi hakkında

Üstad Bediüzzaman ve azamî takva

Risâle-i Nur’un meslek düsturlarının mühimlerinden biri takvadır. Üstad Bediüzzaman Hazretleri Nur Mesleğinde, azamî ihlâs, azamî sadakat ve azamî fedakârlık yanında, takvanın da azamî seviyede olması gerektiğini belirtmektedir.

Risale-i Nur hakkında

Risâle-i Nûr’dan istifâde şartları

“Azamet ve kibriya ve nihayetsizlik noktasında, ya gaflete veya mâsiyete veya maddiyâta dalmak sebebiyle darlaşan akıllar, azametli mes’eleleri ihâta edemediklerinden, bir gurur-u ilmî ile inkâra saparlar ve nefyederler.[1]” (Bedîüzzamân Saîd Nûrsî)

Risale-i Nur hakkında

En Büyük Bir Kuvvet: İhlâs

İhlâsın lügat mânâsı; kalbini sâfî etmek. İçten, samimî, riyasız sevgi. İçten gelen sevgi ile doğruluk ve bağlılık. Sırf Allah emretmiş olduğu için ibadet etmek. Yapılan ibadet ve işlerde hiçbir karşılık ve menfaati, hakikî ve esas […]