Risale-i Nur’un yolu Peygamber yoludur

Hatıralarıyla Bediüzzaman’ı anlatan Eğitimci-Yazar Mustafa Öztürkçü, Eski alay müftüsü Osman Nuri Efendi’nin “Bu Bediüzzaman’ın Risale-i Nur yolu, Peygamberler,sahabeler, Evliyalar ve asfiyalar yolu, sırat-i müstakim caddesidir” sözünü hatırlattı.
Eğitimci-Yazar Mustafa Öztürkçü, Bursa  Yeni Asya Eğitim-Kültür Derneği’nde “Üstad Hatıraları” konulu seminer verdi. Hanımlara yönelik gerçekleşen seminerde, “Bediüzzaman’la alâkalı hatıraların kıymet ve ehemmiyeti, Bediüzzaman’ın annesi ve vasıfları ile alakalı bilgiler, Nursî ailesi ve eğitimine dair bilgiler, anlatılan hatıraların sıhhat dereceleri” gibi başlıklar ele alındı.

Nuriye Hanım’ın terbiye metodu neydi?

Nuriye Hanım’ın dördüncü evlâdı olan Bediüzzaman Said’in, annesiyle alâkalı, manidar bir beyanı mevcuttur. “Merhamet ve acımayı annemden öğrendim” demesiyle birlikte şunları da ifade eder: “Ben dokuz yaşından beri şefkatli validemi görmediğimden, sohbetinde bulunamadım. O hürmetli muhabbetten mahrum kaldığım…” Bediüzzaman’ın annesi ile alâkalı ifade ettiği özelliğinden de anlaşıldığı gibi, muhtereme birçok güzel ve olumlu hususiyetlere sahipti. Nuriye Hanım bütün çocuklarını, Kur’ân ve Sünnet ışığında terbiye ederek, ilk muallim vasfını da almıştır. Nuriye Hanım’ın çocuklarının eğitimleriyle alâkalı oldukça manidar bir ifadesi de mevcuttur. Nuriye Hanım’a sorarlar; “Senin bütün çocuklarının bu kadar zeki olmasında, onların terbiye sistemindeki metodun nedir?” O da: “Hayatımda, kadınlığa mahsus şer’i mazeretler dışında, hiçbir teheccüd namazımı kaçırmadım ve çocuklarımı abdestsiz emzirmedim” diye cevap vererek çocuk yetiştirmede ebeveynin dinî hayatının ne kadar önemli olduğu gerçeğini bizlere göstermiştir”

“Namazlarını terk etmiyordu”

Bediüzzaman’ın talebelerinden kısa anekdotlar paylaşan Öztürkçü, Üstadı görmüş kişilerin hatıralarına değindi. “Molla Said harbde dahi namazlarını terk etmiyordu. Asker ve talebelerini iki guruba ayırıyordu. Bir gurup düşmanla çarpışırken, diğer bir gurup namazını geçirmeden eda ediyordu.” (Abdullah Sağcı) “Üstad namaz vakitlerini hiç geçirmez, vakit girince hemen namazını eda ederdi. Kendisi namaza dururken biz arkasında çok heyecanlanırdık. Heybet ve huşu içinde namaza bir girişi vardı ki, tarifi mümkün değil.” İlâhî ya Rab.. İlâhî Ya Rab.. İlâhî Ya Rab… Allah-u ekber” diyerek sarsılır ve haşyet içinde sallanarak sür’atle namaza girerdi..” (Re’fet Barutçu.)

“Rahat oturmaya cesaret edemiyorum”

“Bir gün Üstad bana dedi ki: Ey Ensari! Ben senin ceddin olan Ebu Eyyüp el Ensari’nin yanından Müsellah olarak gelmişim. Dedim Seyda ‘0 hangi silâhtır.’ dedi ‘O silâh Kur’ân’dır.” (Abdülğani Ensarı.)

“Üstadım uzun süre dizleri ve ayaklarının üstünde oturmasından mütevellit parmakları yaralanmıştı, iltihab bağlamıştı. Bir gün Molla Resül “Üstadım, hepimiz Allah’tan korkuyoruz, ama senin ise ödün patlıyor sende bizim gibi biraz rahat ol, rahat otursan ayağın yara olmazdı” dedi. Üstad “Molla Resul, kısa bir ömürde ve kısa olan şu dünyada ebedî hayatı kazanmaya gelmişiz. Rahat oturmaya cesaret edemiyorum” demişti.” (M. Hamid Ekinci)

“Ahde vefa gerek“

“Erek Dağı Zernebat’ta iken her gece teheccüd namazına kalkardı, ben bazan onu görür uyuyamazdım derdi ki: “Büyük bir sarayın kapısını açtırmak için nasıl o saray sahibinin tanıdığı kimseye benzeyerek kapısı vurulursa, ben Yunus Aleyhisselâm ve Veysel Karani’nin duâ ve münacaatlarını okuyorum ki, onunla o kapıyı açayım.” (Molla Hamid Ekinci.)

“Erek’te ders esnasında talebelere hitaben “Korkmayın ders verdiğim imanî ve Kur’ânî yoldan arkamdan geliniz, ebedî saadet ve selâmete erişeceğinizi tekeffül edebilirim. Yalnız ahde vefa gerek. Buyakınî kanaatim hususî bir inayet-i Rabbaniyeye bina-endir.” (Molla Hamid Ekinci.) “Bu Bediüzzaman’ın Risale-i Nur yolu, Peygamberler, sahabeler, Evliyalar ve asfiyalar yolu, sırat-ı müstakim caddesidir. O mukaddes silsilenin bu zamanda devamıdır.” (Osman Nuri Tol- Eski Alay Müftüsü)