Risale-i Nur’un şerh ve izah vazifesi

şefkat-00003Risale-i Nur’un şerh ve izahı bir vazife olarak nur talebelerine tevdi edilmiştir.
“Bu durûs-u Kur’âniyenin dairesi içinde olanlar, allâme ve müctehidler de olsalar, vazifeleri, ulûm-u imaniye cihetinde, yalnız yazılan şu Sözlerin şerhleri ve izahlarıdır veya tanzimleridir.”(29.Mektup) hakikati bunu ifade etmektir.  Şerh ve izah, Risale-i Nur’un mizan ve muvazenelerine göre,  Risale-i Nur hakikatlerinin dışarısına çıkmadan yapılır. Nefsin enâniyet-i ilmiyeden aldığı hislerle yazılan şeyler şerh ve izah değil, soğuk bir muaraza veya nâkıs bir taklitçiliktir. Şerh ve izahlarda enâniyet-i ilmiye hükmetmemelidir. Şerh ve izah, Risale-i Nur hakikatlerinin ifade ettiği manayı kaybetmeden o mana etrafında ve dairesinde olmalıdır. Hakikatlerin manası kaybolduğunda şerh ve izah o noktada bitmiş demektir.

Barla Lahikasında ;“Muhterem Üstadım, fakirin bir nokta çok hayretini mucip oluyor. Sizden bir meselenin izahını rica ediyorum. İzah ediyorsunuz. O izahta da, muhtaç izah noktaları bulunuyor. Öyle lâtif ve şümullü cümlelerle cevap veriyorsunuz ki, o cümleleri de anlamak için sual icap ediyor. Bundan şu netice çıkıyor ki, Sözlerinizin her satırı bir kitap teşkil edecek kadar şümullü ve mânidardır. İstenildiği kadar izah olunabilecektir.” diyen Re’fet ağabeyin ifadelerinden de anlaşıldığı üzere Risale-i Nur’un dairesinde,  nurların dışına çıkmadan hakikatler istenildiği kadar izah edilebilir. Risale-i Nur’u başka eserler şerh ve izah edemez, Nur’un izahı ancak yine Risale-i Nur’la yapılır. Risale-i Nur bir eksiklikten dolayı değil tam aksine sahip olduğu zenginlikten dolayı şerh ve izah edilir. Şerh ve izah yeni şeyler getirmek değil, Risale-i Nur’un mana ve kelime hazinesinden istifade etmek de demektir. Şerh ve izah vazifesinin yapılması için gazetemizde açılan şerh ve izah köşesi tebrik edilecek önemli bir adımdır.