Risale-i Nur’a iftiraya cevap

Hükümet kararı ile bir süre öncesine kadar bazı Risale-i Nur eserlerini basan Diyanet’in, Risale-i Nurları yasakladığı algısını vermeye çalışan haberlere vatandaşlar büyük tepki gösterdi. Risale-i Nurlar’ın telif edildiği yıllarda Kur’an tefsiri olduğu yönündeki Diyanet raporlarını yok sayan ve hiçbir delil göstermeden aksini iddia eden haberleri yapanlara vatandaşlar, “Yalancılar” diye tepkilerini ortaya koydu.

Bir internet sitesinde, akıl, iz’an ve edep ölçülerini aşarak, hakaret ve iftira yüklü bir sunumla, bilinçli veya bilinçsiz, ama cahilâne bir tavırla, Büyük İslam Alimi ve Mütefekkiri Bediüzzaman Said Nursî ve müellifi olduğu ve hatta bizzat Diyanet tarafından da bastırılıp yayınlanmış olan ve Diyanet raporlarıyla da hakikatine ve doğruluğuna dikkat çekilen ve nice insanın hidayetine vesile olmuş ve olmaya devam eden Kur’an tefsiri Risale-i Nur Külliyatı’na karşı kamuoyunda ‘Diyanet ve Risale-i Nur’u karşı karşıya göstermek gibi menhus bir gaye gözetilerek’ ve benzer şekilde adeta ‘Risale-i Nur’ ve ‘yasak’ kelimelerini yan yana getirme beyhude gayretiyle yanlış bir algı oluşturmak maksadı olduğu gözlemlenen bir ‘haber’ yayınlandı.

Her ne kadar ‘zırva tevil götürmez’ prensibi, bu tarzdaki zırva niteliğindeki ‘haber’leri yokluğa mahkum etmeyi gerektirse de, benzer şekilde daha önceden yayınlanmış olan ve aynı yöndeki menfî maksadlarla daha sonradan da yayınlanmaya ne yazık ki devam edecek olan ‘haber’lere, Risale-i Nur’un medyadaki dili olarak, verilecek ve gerçekleri ifade edecek bir cevabımız, elbette vardır.

Büyük İslam Alimi-Mütefekkiri Bediüzzaman Said Nursi’nin müellifi olduğu bir Kur’an tefsiri olan Risale-i Nur Külliyatı

Söz konusu ‘haber’de bir sitenin ‘Diyanet’in Risale-i Nur Hakkında Verdiği Tarihi Rapor’ başlıklı haberi çarpıtılarak ele alınarak ve de Diyanet İşleri Başkanlığı Yaygın Din Eğitimi Daire Başkanlığı’nın daha önceden CİMER üzerinden bir suale karşılık yazdığı “Diyanet İşleri Başkanlığımız, milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi sağlamak, toplumu din konusunda sağlam kaynaklara ve sahih bilgiye dayalı olarak aydınlatmak için gerçek ve elektronik ortamda basılı, sesli ve görüntülü eserler hazırlamakta/yayımlamakta, süreli yayınlar yapmakta ve gerektiğinde bu yayınları ücretsiz dağıtmakta olup, Başkanlığımız yayınları dışındaki eserlerin camilerin ve Kur’an kurslarının kütüphanelerinde bulundurulması veya ders olarak okutulması uygun görülmemektedir. Bilgilerinize sunulur” şeklindeki tevile açık ve yanlış anlaşılmalara sebebiyet verecek nitelikte olan, detaylı bir açıklamaya ihtiyaç hissettiren ve bu haberde olduğu gibi menfî maksatlarla, oldukça yanlış zeminlere çekilmeye müsait cevabını, son derece hatalı bir değerlendirmeyle, sanki “Risale-i Nur’a ilişkin bir yasak var da Nurcular 64 yıllık raporla bu yasağı aşmaya/delmeye çalışıyorlar” şeklinde sunarak menfî bir algı oluşturulmaya çalışılıyor.

64 Yıllık olması, Risale-i Nur hakikatlerinin altına imza atan Diyanet Raporunun geçerliliğine engel mi?

Haber sitesinin yayınladığı raporda, Risale-i Nur’u tetkik eden Diyanet Heyetinin ”Risale-i Nur yalnız Kur’an ve Hadisten ilham alınarak yazıldı” değerlendirmesi yapılıyor.

Büyük İslam Alimi-Mütefekkiri Bediüzzaman Said Nursi

Afyon Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen söz konusu raporda Bediüzzaman Said Nursi’ye ait Risale-i Nur eserlerinin “yalnız Kur’an-ı Kerim ve Ehadisi Şerife’den ilham alınarak” yazıldığı ve ”…esrar-ı ilmiyye ve hikemiyyenin madde aleminden temsiller getirilerek izahları yapılmış” olduğu niteliklerine dikkat çekilerek “nevi beşeri ve bilhassa memleketimizdeki küçük ve büyük insan kitlelerini gafletten ikaz ve fikri ve şehevani dalaletten ve suiitikad ve suiahlak girivelerinden kurtamaya matuf” kitaplarında “kanuni mevzuata muhalif siyasi ve idari hiçbir mahzuru görülmediğine” vurgu yapılıyor.

Raporu hazırlayan Diyanet Heyeti, Hasan Fehmi Başoğlu, Hasan Hüsnü Erdem ve Şehit Oral’dan oluşuyor.

Bu doğrultuda eleştiri getirdiğimiz söz konusu ‘haber’i hazırlayan internet sitesinin anlayışına göre, raporun muhtevası değil, tarihi ve kaç yıllık olduğu önemli!

Diyanet tarafından da basılmış olan Risale-i Nur Külliyatı’ndan bazı eserler

Yani bu noksan ve kusurlu yaklaşımla; söz konusu 64 yıllık raporun muhtevasında yer alan ve Risale-i Nur’un doğruluğunun ve hakikatli bir tefsir olduğunun tasdiki niteliğinde olup, bu rapora atılan 3 imzanın ve benzer şekilde sayısız ilim ehlinin Risale-i Nur lehinde imzaları ölçüsündeki sayısız takdir ve alkışlarının önemi ve dikkat çektiği mesaj değil de; kaç yıl önce atıldığı ve yakın tarihte atılıp atılmadığının nazarlara sunulması ve buna göre geçerliliğinin kabul görmesi gibi bir garabetler silsilesine yer verilerek akıl, ahlâk ve vicdan ölçülerini hiçe sayan bir üslüp ve sunumla habercilik tarihine de kötü bir örnek olarak geçecek menfi bir ‘haber’e imza atmış oluyor.

Büyük İslam Alimi ve Mütefekkiri Bediüzzaman Said Nursi’yi ve müellifi olduğu, yüz binlerce insanın hidayetine vesile olmuş olan ve olmaya devam eden Kur’an tefsiri Risale-i Nur Külliyatı’nı doğrudan veya dolaylı şekilde insafsızca hedef almaya çalışan her kim varsa bilmelidir ki; sizler üfledikçe -binlerce tecrübelerle sabittir ki- Risale-i Nur parlayacaktır. Bediüzzaman’ın da veciz şekilde ifade ettiği gibi “Kur’ân’a dayanan Risale-i Nur ile mübareze etmeyiniz. O mağlûb olmaz.” (Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, s. 563)