Risale-i Nur’a göre Kur’ânî ve Nebevî seyr u süluk

Modern ilimlerin kesinleşmiş formülleriyle, sosyal ve manevî ilimlerin harmanlanarak “yüksek bir imân ilmi” olarak sunulduğu Risale-i Nur’da, insan bütün duygularıyla, his ve lâtifeleriyle A’den Z’ye ele alınır, tahlil edilir.
Maddeler halinde özetlemeye çalışalım:

• Günümüz şart ve teknikleriyle Kur’ânî eğitim-terbiye metoduyla kazandırdığı manevî formasyonla sonsuz mutluluk hazinelerinin anahtar, kaynak ve madenleri olan imân gerçeklerini kesin bilgiyle ispat ve izah eder; başta akıl, kalp, vicdan gibi lâtifeleri tatmin edecek, doyuracak çapta ortaya koyar.

• Kesin ilmî veri ve dilillere dayanarak Allah’ı isim ve sıfatları ile tanıma ve o mârifetteki Allah’ı sevmenin zevki, safi hakikat vasıtasıyla anlaşılır. Bu anlayışla, dünyanın mutlak başıboşluğu, yalnızlığıyla insanın kâinattaki mutlak gurbeti ortadan kalkar.

İspat edilmiş ki, dünya ve ahiret mutluluğu, elemsiz lezzet, vahşetsiz ünsiyet (yakınlık, kaynaşma), hakikî zevk, ciddî imân ve İslâmî gerçeklerdedir. Çünkü imân, Cennetin tûbâ ağacının (köklerinin yukarıda, dallarının aşağıda ve istendiğinde manyetik olarak meyvelerinin otomatik gönderildiği ağacın) bir çekirdeğini taşıyor. İşte, hakikatlerin terbiyesiyle o çekirdek gelişip büyür.

• Ruh ve beden makinemizin merkezi, zembereği (çalıştırma mekanizması, gücü) kalbi işleterek sair insanî lâtifeleri (duyguları ve enerji boyutlarını) harekete geçirir. Yaradılışımıza uygun gerçek, kâmil/olgun insan olmaya yönlendirir.

• Şeriatın teklifi, imtihandaki lâtif, hoş, ince, derin hakikati, tefekkür ve İlâhî zikirden gelen kalp uyanıklığı, olgunluğunu hissederiz. O vakit bizi yaratan Yüce Yaratıcı’ya ibadetle teşekkürümüzü, suhre (maskara) gibi değil, iştiyakla şevkle yerine getiririz.