Corona virüs, 2020 – 1441 yılı ve Fecr-i Sadık

Başlığı atarken ciddi tereddüt ettik doğrusu. Çünkü Corona virüs gibi büyük bir musibetle, 1441 hicri yılı ve Fecr-i Sadık ile bir bağlantı kurulmuş başlıkta. Haliyle ne alaka diyebilirsiniz? Bunu demekle de hiç haksız sayılmazsınız. Doğrusu biz de bu başlığı atarken aynı düşünce içindeydik. Çünkü bir tarafta taun gibi büyük bir salgın belası, diğer tarafta içinde müjde dolu bir Fecr-i Sadık hadisesi, yani nurlu ve güzel günler gelecek iddiası. Bu zahiren tam bir tezat hali olarak gözüküyor. İtiraf etmeliyiz ki, bu konuda birkaç yazı kaleme almış birisi olarak bu Corona virüs süreci bizi çok şaşırttı. Hiç de aklımızın ucundan geçmemişti böyle büyük bir hadise. Tam bir şaşkınlık halindeyiz yani.

Her neyse, sözü daha fazla uzatmadan gelin isterseniz Corona ile Fecri Sadık arasında nasıl bir bağ olabilir onu izah etmeye çalışalım.

Önce yazılarımızdan bir kaç hatırlatma:

20.09.2016 tarihinde “Fecr-i sadık geliyor” diye bir yazı kaleme almıştık. O yazıda Nurlarda geçen bazı ümit dolu mesajları sizlere aktarmıştık. Çünkü o yazıyı kaleme aldığımızda 15 Temmuz fitnesi zuhur etmiş, tüm cemiyet dehşetli bir karamsarlık içinde idi.

Ve orada Hutbe-i Şamiye’deki bir müjdeyi yorumlayarak şöyle demiştik:

“Demek ki Fecr-i Sadıkın nihai tarihi 2020 yıllarıdır. İfadeye göre artık o yıllardan sonra İslamın ve Risale-i Nurun önündeki tüm engeller kalkacak ve her kesimin gözle görebileceği inkişaflar olacaktır. Zira fecr-i sadık, aydınlığın herkes tarafından görüleceği bir zemin ve zaman anlamına gelir. Evet, bu gün için çok sıkıntılı ve sancılı bir dönemden geçtiğimiz açık. Ancak bu sancıların bir ölüm sancısından çok bir doğum sancısı da olduğu da açık.”

Benzer tarzda 23.10.2017 tarihli “Tünelin ucundaki ışık” adlı yazımızda ise 1441 hicri yılına dikkat çekerek şu hususları nazara vermiştik:

“Nurlardan aldığımız derslere binaen şunu açıkça ifade edebiliriz ki, tünelin ucunda bir ışık gözüküyor. Şu an için içinde yaşadığımız zor şartlara bakarak karamsarlığa düşmek yerine, tünelin ucundaki ışığa nazar ederek ümitvar olmak gerekiyor. İnşallah hicri 1439 ve 1440 yılları güzel günlere gebe. Belki de sırlı 1441 hicri yılı çok düğümlerin çözüldüğü bir yıl olur.

Bizi 1441 hicri yılını araştırma sevk eden şey ise iki husustu:

Birincisi Hutbe-i Şamiyedeki bir müjde.

Diğeri ise Birinci Şuada geçen İbrahim Suresindeki bir ayetin tefsiri.

Bu iki ayeti de “Fecr-i sadık tarihi yaklaştı” ve “Sırlı 1441 Hicri yılı” yazılarımızda geniş bir şekilde ifade etmeye çalışmıştık, bakılabilir.

Evet, Değerli Dostlar!..

1441 hicri yılı, bir ölçüde ikizler yılı da ifade edilebilir (2020 de öyle, ikizler yılı yani ), bizim öteden beri dikkatimiz çeken bir yıldı. Risalelerden aldığımız derse binaen bu yıl ve sonrasında bir müjde, bir fütuhat, bir ferec, bir düzlüğe çıkış, sıkıntılardan kurtuluş ve açık bir Fecr-i Sadık beklentisi içinde idik. Bizim gibi düşünen bazı kardeşlerin de bu konuda fikir ve düşünceleri olduğu malumunuzdur.

Ancak böyle bir durumun Corona virüs gibi bir musibet ve bela eli ile gerçekleşeceği hiç de aklımızın ucundan geçmemiştir doğrusu. Bu gün bile Corona virüsün bir Fecr-i Sadıka yol açacağını ve mevcut duruma göre de açtığını ifade etmek bize zor geldiği gibi; eminiz, bir çoğumuza da aynı şekilde zor gelecektir.

Bilmiyorum sizler ne düşünüyorsunuz?

Bu noktada, “Corona virüs gibi büyük bir musibet ve korku belası nasıl Fecr-i Sadık yolunu açıyor?” diye sorulacaktır elbet:

Çok yerinde bir sual.

Ama bunu tanımlamak her ne kadar bize zor da gelse bu böyle gözüküyor.

Çünkü, Fecr-i Sadık demek tüm İman, Kuran, İslam ve diğer ulvi ve ahlaki hakikatlerin ortaya çıkıp gözükmesi anlamına geliyor. Bu da “Hayatın fani olduğunu, ölümün en gerçek bir hakikat olarak karşımızda durduğunu, bu dünyanın bir gün terk edileceğini, o geniş zannettiğimiz dünyamızın ne kadar dar olduğunu, ahiret için hazırlanmamız gerektiğini, insana layık bir ahlak ve karaktere sahip olmamızı ve diğer güzel hasletleri” tanımlıyor.

Bu hakikati en iyi anlatan ve ikaz eden ise bu gün için, hiç kuşkusuz, Corona virüs denen ve gözle göremediğimiz Allah’ın görünmez bir ordusu olan küçücük bir canlısı. Virüsün lisan-ı hali ile anlattığı bu hakikatleri, siz,  insanlara bin kez anlatsanız yine de nasihat almazlardı. Ancak hayata hücum eden bir Corona virüsünün ikazı ise sizin bin kez anlattığınızdan daha tesirli. Atalar boşuna dememiş, “Bir musibet bin nasihatten iyidir” diye.

İşte Corona denen Allah’a büyük bir itaat ve sadakatle bağlı olan bir virüs hayatın faniliğini gözler önüne sererek, her eve her an giriverecekmiş gibi bir korku ve tehditle tüm insanlığı uyarıyor.

Bu da kanaatimize göre tüm insanlık için bir Fecr-i Sadıkın kapısını aralıyor. Siz bakmayın o felaket tellallarına ve aklını üst aklın emrine verip zihinlerini bulandıranlara. İnşallah bu musibet sonrası çok güzel günlerin kapısı aralanacak gibi gözüküyor. Allah’a inanan asla ümitsiz olmaz. Bırakın Corona virüs vazifesini yapsın, insanları uyarsın. İnşallah bu vazifeler tamamladıktan sonra güzel ve nurani günlere intizar edebilirsiniz..

Bu konuda bizlere en güzel tavsiyelerde bulunan Risale-i Nurdan 18. Sözde çok güzel izahlar var. İnşallah O Sözden anladıklarımızı gelecek yazılarımızda sizlerle burada paylaşacağız.

Gelelim bu konudaki en ilginç tespitimize:

Peki Corona kelimesinin anlamı nedir, hiç merak ettiniz mi?

Biz etik ve bir İngilizce – Türkçe sözlüğe baktık.

İşte anlamı:

Corona, belirli hava şartlarında güneşin veya ayın etrafında beliren ışık çemberi.

Ya da kraliçelerin başındaki parlak taç.

Yani Corona nur ve ışık halkası demek. Fecr-i Sadık da aynı zamanda ışık ve nur ve aydınlık anlamına geliyor.

Bu bize çok ilginç bir tevafuk gibi geldi, buraya da yazdık.

Peki siz ne düşünüyorsunuz bu konuda, olabilir mi?

Kaynak: www.saidnursi.de/corona-virus-2020-1441-yili-ve-fecr-i-sadik

 

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

3 Yorum

  1. Rabbimiz nelere kadir, neden ferec olmasın, gerçi Nurcular her zaman ferecteler ama, diğer ehl-i iman için büyük bir meserret olur, inşaallah. Hak şerleri hayreyler….

  2. Biraz hadis ilmine bakın risale-i nur talebeleri bu hataya düşmemelidir.Toplumda ciddi bir yozlaşma ve ahlaki çöküş ile islamiyete karşı bir lakaytlık başladı. Hem malumdur ki Mehdi as dan önce (vazife başına geçmeden önce) felaketler ve musibetler ayrıca savaş ve kaos olacak. Risalede belirtildiği gibi bir dinsizlik fırkası hariç (sırr-ı imtihan diyor üstad) ve yahudiler ortadan kaldırıldıktan sonra bir asr-ı saadet yaşanacak. Ne taberiye gölü kurudu ne diğerleri gerçekleşti. Ayrıca şehirlerden köylere göç ile susuzluk ve su savaşları henüz gerçekleşmedi, nede yıldırımlar çoğalıp hergün insanların ölmeside. Bu konuyu koronaya bağlamak çok yanlış.Bu biyolojik bir silah yani birilerinin labaratuvarından üzerinde oynanarak insana musallat edildi. Bin yılı aşkın çinliler yarasa yer, asırlardır asyalılar ve yerliler yarasa yer.Bu ilk değil sonda değil saldırılar devam edecek.ÇABUK KANIYORSUNUZ, BASİRET ÖNEMELİ!

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.


*