Bediüzzaman, Risale-i Nur ve Barla

Bazı köy, kasaba ve şehirler vardır.

Tenha küçük ve sessizdirler. Çoğu insanlar, onların haritadaki yerlerini bilmezler. Ancak o yerler, orada yaşanan önemli bir olay veya mühim bir zattan dolayı dünya çapında bir şöhrete kavuşur. Peygamber varisi olan Bediüzzaman Said Nursî ve onun telif ettiği Kur’ân’ın çağa olan mesajını en iyi şekilde ortaya koyan Risale-i Nur Tefsiri vesilesiyle Nurs ve Barla, çok tanınan ve ziyaret edilen yerlerden olmuşlardır. Biri; Bediüzzaman’ın dünyaya geldiği, diğeri Risale-i Nur’un telif edildiği mekândır.

1925’lerde, Isparta’nın Eğirdir ilçesine bağlı olan Barla Köyü, düzgün yolu olmayan ıssız, küçük bir yerleşim birimiydi. Eğirdir gölüne nazır bir yamaçta kurulu olan bu şirin köyden çok kimse haberdar değildi. Zamanın müstebit zalimleri, kendilerine biat etmeyen Üstat Bediüzzaman’ı, iman ve Kur’ân hizmetine engel olmak gayesiyle onu büyük şehirlerden, sosyal hayattan tecrit edip halkla temasını kesmek için bu köye zulmen sürgün olarak gönderdiler.

Onlar bilmeden kader-i İlahî’nin derin tecellilerine zemin hazırladılar. Kur’ân’ın etrafındaki surların yıkıldığı bir zamanda, onun müdafaasını yapacak ve mucizeliğini gösterecek Risale-i Nur’un yazılması gerekiyordu. Barla Köyü, bu iş için çok müsait bir mekândı. Saf ve temiz köy halkı, telif edilen risalelerin istinsah ve neşrinde olağanüstü bir gayret göstererek Üstada, zındıkanın baskı ve korkutmalarına aldırış etmeden yardım ettiler. Üstad, onarın samimi desteklerine İhlas Risalesi’nin üçüncü düsturunda “Yirmi seneden fazla kendi memleketimde ve İstanbul’da ettiğiz hizmet-i ilmiye ve diniyeye mukabil burada sizinle yedi sekiz senede yüz derece fazla edildi…”(21. Lem’a) şeklinde işaret emektedir.

Geçenlerde Barla’ya birkaç günlük bir seyahat gerçekleştirdik. Oranın feyiz ve huzur neşreden havasından tekrar müstefid olduk. Daha önce defalarca buraya gelmiş olmamıza rağmen kendimizi sanki yeni gelmiş gibi hissettik.

Üstad’ın ikamet ettiği ve Risalelerin telif edildiği mekânları ziyaret ederken hayalen o zamanlara gittik. Üstad ve Barla’lı Saff-ı Evvel Nur Talebeleri olan Muhacir Hâfız Ahmet, Şamlı Hâfız Tevfik, Sıddık Süleyman, Abdullah Çavuş ve Mustafa Çavuş’un Risale-i Nur’un vücut bulması için yaptıkları eşsiz hizmeti düşündük. Onlar o zamanlar ağır şartlarda Risale-i Nur’u yazıp çoğaltarak neşrettiler, iman ve Kur’an hizmetini hedefe ulaştırdılar. Bizler ise kolay şartlarda bu hizmeti en güzel şekilde ileriye taşımamız gerektiğini daha iyi kavradık.

Barla’yı ve içindeki Nur menzillerini ziyaret, hizmet için insana yeni, taze bir şevk ve gayret aşılamakta, Külliyat’ın yeniden ve tekrar okunması rağbetini arttırmaktadır.

İbrahim ERSOYLU
i.ersoylu58@hotmail.com

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

İlk yorumu siz yazın

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.


*